Sükût İkrardır
Bir atasözü bazen uzun uzadıya konuşmak veya yazmak yerine daha etkili olmakta ve çok şey ifade etmektedir. Yazıya başlık olan atasözümüz çok şey ifade etmektedir. Her hangi bir olay karşısında susmak, o hadiseyi kabullenmek veya o hadisenin yanında yer almak, onu onaylamaktır. Atasözünden yola çıkarak geçen hafta Kudüs’te, Mescid-i Aksa’ya şımarık, yetmedi, azgın, yetmedi, kudurmuş, asla insan olmayan Yahudi askerleri tecavüz ettiler. Tecavüze karşı ümmetin tepkisi dinmedi, devam ediyor. En güçlü tepkiyi yine Türkiye ve Türk insanı ortaya koyuyor. Çünkü Mescid-i Aksa yeryüzü Müslümanların mahremidir. Kâbe kadar, Mescid-i Nebevî kadar muhterem, mahrem ve mukaddestir.
Müslümanların ilk kıblesi olmak gibi azametli kutsiyete sahiptir. Hz. Peygamber (s) in Miraca çıkarken kendinden önceki bütün peygamberlere namaz kıldırdığı mukaddes mekândır. Hz. Ömer’in Müslümanlara armağanıdır. Selahaddin Eyyubî’nin haçlılardan temizleyerek Müslümanlara emanet ettiği şehirdir. Kanunî Sultan Süleyman’ın ikinci kez kurduğu muhteşem şehirdir. Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır Seyahati esnasında Osmanlı toprağına kattığı güzel kenttir. Kısaca Kudüs ve Mescid-i Aksa orada Yahudi Zulmü altında yaşayan sadece Filistinli Müslümanlara ait değildir. Tüm yeryüzü müsmanlarına aittir. Bu aidiyet bizzat Kur’an’dan kaynaklanmaktadır.
Önceki hafta Yahudi köpeklerinin kirlettikleri Mescid-i Aksa tecavüzü karşısında kendilerine, önceleri cemaat diye adlandıran, sonra hizmet/ hezimet mi dense acaba/ hareketi etiketini tercih eden kesim veya o kesimin ABD sakini zat tarafından sükûtla karşılandı. Derin sessizlik halen sürmektedir. Yazıda ki başlığa alınan atasözüne dönülürse, bu kesim Mescid-i Aksa’ya yapılan Yahudi tecavüzünü açık ve alenen onaylamaktadırlar. Çünkü bir tepki koymuyorlar, tıpkı İsrail ve dünyadaki Yahudi ve Hristiyanların tepkisizliği gibi.
17 ve 25 Aralık darbe teşebbüsleri ile gerçek niyet ve gerçek yüzleri ortaya çıkan bu kesim, Mavi Marmara katliamında da kendilerini deşifre etmişlerdi. Ama hiçbir delil olmasa bile yazılarında ve konuşmalarında hep Kur’an ve sünneti referans gösteren bu kesim, Mescid-i Aksa tecavüzü karşısında sükûtu tercih etmelerini nasıl tevil ve tefsir edebileceklerdir? Haklı bir tevili olabilir mi?
Yoruma ihtiyaç duymayacak kadar açık ve net; adamlar ABD şemsiyesi altında Siyonizme boyun eğmekte ve bilerek veya bilmeyerek hizmet etmektedir. Hakkın değil, zalimin yanında yer almaktadırlar. Mescid-i Aksa tecavüzünde yeryüzü Müslümanlarının değil, Yahudi’nin yanında yer almıştır. Sükût ikrardandır.
“Uzun adama beddua seanasları”nın sebebi gayet net anlaşılmaktadır. Gece yarıları evlerde abiler refakatinde Uzun Adama beddua seanslarının asıl sebebi, “On minut” olsa gerek. Çünkü on minut aynı zamanda Yahudi/Müslüman ilişkilerinde tarihi bir adım ve milattır. Eleştirilmez, her taşın altında var olduğu sanılan Yahudi, öteki adıyla Siyonist çökmüş ve yıkılmıştır.
Onların “Uzun Adam” dedikleri, “Yiğit adam” diye tarihin not düştüğü Recep Tayyip Erdoğan Davos’ta Yahudi Cumhurbaşkanına “on minut” çakışı ile en büyük şamarı patlatmıştır. O şamardan Yahudi’den çok bu kesim etkilenmiş olduklarını göstermişledir.
“İlayi kelimatüllah” bir davadır ve Mescid-i Aksa tecavüzünde bile sükûtu tercih ederek Yahudi’ye destek çıkan bir kesime bırakılmayacak kadar büyüktür. Hâlbuki bu kesim yaptıkları ve işledikleri hükümet aleyhtarı kıyam ile büyük bir zan altındadırlar. Sona yaklaşan taraftar sayısını hiç değilse elde tutma gayreti ve telaşı içindedirler. Çöküş dönemini yaşıyorlar. Ama hala Hakk’ı teslimde büyük bir inat ve ısrar içindedirler.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“ Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.” Maide, 55
Meal : Elmalılı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.