MEDRESETÜZZEHRA MÜMKÜN MÜ? (2.ve Son Bölüm)
Geçen hafta bıraktığımız yerden devam edelim.
Münazarat da Medresetüzzehra ilgili soru cevaplar da bu durum şöyle belirtilmektedir:
“C – Şu medrese, çekirdek gibi bilkuvve bir şecere-i tûbâyı tazammun eyliyor. Eğer hamiyet ve gayretle yeşillense, tabiatıyla maddî hayatını cezb ile sizin kuru kesenizden istiğna edecektir.
S – Ne cihetle?
C – Çok cihetle.
Birincisi: Evkaf, hakkıyla intizama girse, şu havuza tevhid-i medâris tarikiyle bir mühim çeşmeyi akıtacaktır.” 5
Bediüzzaman burada vakıf müessesine dikkat çekilmektedir.
“İkincisi: Zekâttır. Zira biz hem Hanefî, hem Şâfiîyiz. Bir zamandan sonra o Medresetü’z-Zehrâ İslâmiyete ve insâniyete göstereceği hizmetle, şüphesiz bir kısım zekâtı bil’istihkak kendine münhasır edecektir. Bâhusus, zekâtın zekâtı da olsa kâfidir.”6
Burada ise halkın katılımını özellikle maddi katkılarda bulunmasını istemektedir. Bu da bilimsel bağımsızlığı sağlayacak etkili bir yoldur.
Yurtdışındaki ünlü üniversitelerde de durum bundan pek farklı değildir.
‘Economist’in son sayılarından birindeki verilere göre (11-17 Kasım) Harvard Üniversitesi’nin 2005 yılında elinde bulundurduğu bağışların (aslında vakfiye daha doğru bir kelime) toplamı 25 milyar dolar tutarında gözüküyor. Yale Üniversitesi’nde bu tutar 15 milyar, Stanford’da 11,5 milyar, Princeton’da 11,5 milyar ve MIT’de 7,5 milyar dolar. Oxford ise bu rakamların çok altına, yaklaşık 5 milyar dolara kadar düşüyor.’7
Peki halk neden ve niçin böyle bir bağışta bulunsun? İlim aşkımı yoksa iyilik duygusu mu? Veya her ikisi ya da daha fazlası mı?
“Üçüncüsü: Şu medrese neşredeceği semeratla, tamim edeceği ziya ile, İslâmiyete edeceği hizmetle ukul yanında en âlâ bir mektep olduğu gibi, kulûb yanında en ekmel bir medrese, vicdanlar nazarında en mukaddes bir zaviyeyi temsil edecektir. Nasıl medrese, öyle de mektep, öyle de tekke olduğundan; İslâmiyetin iânât-ı milliyesi olan nüzur ve sadakat kısmen ona teveccüh edecektir.” 8
Burada da medresenin akıl kalp birlikteliği gerçekleştirildiğinde İslami bir temele sahip olduğunda Müslüman halk tarafında destekleneceği açıklanmaktadır.
“Dördüncüsü: Mezkûr tebâdül için dârü’l-muallimîn ile imtizaç ettiğinden, darü’l-muallimînin varidatı bir derece tevsi ile muvakkaten ve âriyeten-eğer mümkünse-verilse, bir zaman sonra istiğna edecek, o âriyeyi iade edecektir.”9
Burada da medresetüzzehra projesinde devlet yoluyla darul muallim (Öğretmen okulu) bölümü desteklense bile resmi kanaldan alınan maddi desteklere üniversitenin bünyesinde zamanla ortaya çıkan verimli ve üretken yapı sayesinde ihtiyaç duyulmayacağı belirtilmektedir. Bağışlar, bilimsel yayınlar, akademik araştırmalar ve danışmanlıklardan sağlanan gelirler gibi.
Böylece;
-Medresetüzzehra halkın destekleri ile ayakta durmalı bu sayede bilimsel özgürlüğünü yaşamalı
-Medresetüzzehra devlet destekli kurulabilir ama o destekten bağımsız yoluna devam edecek maddi alt yapıyı zekat ya da vakıf müessesi ile sağlamalıdır.
-Medresetüzzehra projesinin içinde Darul Muallimin yani Öğretmen Okulu olmalıdır.
Şüphesiz öğretme ve öğrenme yollarının farklılaştığı günümüz dünyasında Bediüzzaman’ın bahsettiği darul muallimin yani öğretmen okulunun temel felsefesi akıl-kalp birlikteliğine dayalı ne bilimi ne de dini öğretileri küçümsemeyen öğretmenler yetiştirmektir.
Bir lider olarak öğretmen öğrencisinin bilişsel öğrenimi kadar sağlıklı bir insan olması yolunda davranışlarını da güzelleştirmeyi bilmelidir. Okul dönemi ve sonrasında hayata uyum için etik davranış biçimleri öğrenciye sadece nasihat ve yazılı metinle değil örnek yaşamlarla da verilmelidir. Çünkü kim ne derse desin öğrenci öğretmeniyle özellikle ilköğretimde yoğun bir sosyal ve duygusal paylaşıma girmektedir. Bir öğretmenin öğrenciye vereceği saygı, ahlaki norm ve duyguları hiç bir sınav sisteminin veremeyeceği ortadadır. Elbette MEB’in son dönemde ortaya koyduğu Constructivism (Yapılandırmacı/Oluşturmacılık) eğitim gibi farklı eğitim felsefelerine göre yetiştirilmesi gereken öğretmenler müfredata ‘Hadi sana anlatayım’dan çok ‘Hadi şunu birlikte yapalım, bulalım’ diyerek demokratik, katılımcı ve bireysel girişime önem veren kişiler olarak hazırlanmalıdırlar.
Medresetüzzehranın temel felsefesi eğitimi faziletli, erdemli insanlar yetiştirecek ahlaki ve dini bir girişim olarak görmektedir.
Bediüzzaman’ın yüzyıl önce bahsettiği milli eğitim modelinde günümüzde moda olan eğlence ve eğitim kelimelerinin birleşimiyle oluşturulmuş edutainment (Educational entertainment)’ e de işaret eder.
‘Zira çok libas var; bir kamete güzel, başkasına çirkin gelir. Çocukların talimi; ya cebir ile, ya hevesatlarını okşama ile olur’ 10
Eğitimde vesayete şiddetle karşı çıkar bu da bölgesel müfredat düzenlemelerini akla getiren bir çıkıştır.
‘Yoksa ey bize vesayete muhtaç çocuk nazarıyla bakan ehl-i hükümet!’ 11
Milli bir eğitim modelini oluşturacak fikirler İslami ilkelerin ışığında eldeki veriler ve tecrübeler ile birleştirilmeyi beklemektedir.
Birkaç örnek vermek gerekirse;
-İslam dininde gerek ayet ve hadislerde sıkça tavsiye edilen ilim öğrenme, iki günü eşit olmayacak şekilde kendini her daim geliştirme düşüncesi ‘Beşiktan mezara kadar ilim tahsil ediniz’ düsturuyla ortaya konulmuştur. Modern eğitim dünyasında ise bu ‘Hayat boyu öğrenme ‘şeklinde formüle edilmiştir. Keza öğretmen yetiştirmenin ise sadece okuldan mezun olmakla bitmeyeceği Hizmet içi eğitimle desteklenmesi ve öğrenme sürecinin mesleki hayatın son gününe kadar devam etmesi gerektiğini çıkartabiliriz.
-Öğretmen öğrenciye bilgide değil ahlakta da liderlik etmelidir çünkü kişi benliğini düzeltmek ve ahlaki tutumunu oluşturmak için ölçüyü çevresinden alır. Bu da peygamberimizin ‘Mümin müminin aynasıdır’ hadisini hatırlatır.
Bu makalenin sınırları içerisinde Medresetüzzehra nasıl bir öğretmen modeli hedefler sorusuna etrafına cami ağyarına mani bir cevap bulmamız zor.
Neticede iyi eğitim iyi öğretmenle mümkündür.
Medresetüzzehra ise temel felsefesi haklı olmakla birlikte altı doldurulmayı bekleyen bir projedir çünkü eğitimde sadece akıl kalp birlikteliğini sağlayacağım demekle bu olmaz.
Günümüzde bir çok vakıf ve cemaatsel yapı bu projeyi devlet izniyle ama devletin imkânlarını kullanmadan bağımsız bir şekilde halkın paralarıyla yapmayı istemektedir. Bu da Bediüzzamanın tarifine uygun bir metottur.
Şu son günlerde kan gölüne dönen başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere doğuda ve batıda kardeşlik tohumları garazsız ve ivazsız bir şekilde atılacaksa temiz mazisi, yıllardan beri ülkemizde yaşanan sorunlarda ortaya koyduğu doğru teşhisleri ve çözüm yolları ile Bediüzzaman ve onun Medresetüzzehra fikri bunun en önemli ve en sağlam adreslerinden birisi olacaktır. Ve Medresetüzzehra projesinin ilham kaynağının maziyi bilen ‘yeni’ ve ‘modern’i gören bir alimin gözlemlerinden çıkmış olması Türkiye için değil başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere tüm insanlık adına bir denenmemiş bir fırsattır.
Bu mirası canlandıracak olanlar ise yeni bir cehd ve gayretle eğitim felsefesini oluşturacak eğitimcilerdir. Üniversitedeki profesöründen öğretmenine kadar herkes fikir yürüttüğü zaman Medresetüzzehra ‘anlamsız bir isim ve manasız bir resim olmaktan kurtulacaktır.
Kaynak
5- A.E., Sh. 143
6- A.E., Sh. 143
7- Radikal gazetesi. http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=6521 .Linke ulaşım tarihi.03.08.2013
8- A.E., Sh. 143
9- A.E., Sh.143
10- A.E., Sh.142
11-A.E., Sh. 145
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.