SON PİŞMANLIK FAYDASIZ
" ( Bir gün ) ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir. ( gerçeği de ortaya getirir ) : "( Ey insan! ) İşte bu, senin kendisinden kaçtığın şeydir. " (denilir.) ( Kaf / 19 )
Ölüm bir gün ansızın kapımızı çalacak, hiç beklemediğimiz, hiç ummadığımız bir anda. Başladığımız işlerimiz yarım, henüz hayalini kurup yapamadığımız heveslerimiz kursağımızda kalacak. İşte o zaman pişmanlıkların, nedametlerin, keşkelerin faydası olmayacak.
Fakat bizler sanki hiç ölmeyecekmişiz, sanki ölüm diye bir şey yokmuş gibi hala hırslarımızın, kinlerimizin, dünyalık lezzetlerin peşinden sürüklenip gidiyoruz. Oysa ki ecelimiz bize gölgemizden bile daha yakın.
Belki de bunu unuttuğumuz için bu kadar rahatız ve bu yüzden gaflet içinde mutlu mesut yaşıyoruz.
Halbuki ne buyuruyordu Rasulullah (s.a.v) :
" Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız! " ( Tirmizi )
Ölümü hatırlamak veya hiç akıldan çıkarmamak, sadece gelecekteki hesapları düzeltmez, belki geriye dönük hataların telafisini de sağlar. Bilerek yada bilmeyerek işlenen günahlar için tevbe kapıları aralar, kalpleri yumuşatır, acıma duygusunu coşturur. Pas tutan kalpleri parlatır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor :
" Demirin paslandığı gibi, kalpler de günahla paslanır. Kalplerin cilası ölümü çok hatırlamak ve Kur'an-ı Kerim okumaktır. " ( Beyhaki )
Bir insanın değeri ve kıymeti bile ölümü ne kadar düşünüp düşünmediğine bağlı.
Bir gün bir zatı çok övdüler. Orada bulunan Rasulullah Efendimiz (s.a.v ), "O kimse ölümü hatırlar mı?" buyurdu. "Ölümden söz ettiğini duymadık" dediler. "Ölümü anmayan değerli olamaz" buyurdu. ( İbni ebid-Dünya )
Ölümü hatırlamanın faydalarından yoğun bir şekilde bahsedince "sürekli ölümü düşünmekten çalışma ve yaşama hevesimiz kalmaz ki" dediğinizi duyar gibiyim, burada maksat heves kırmak, iç karartmak değil, bilakis geçici de olsa Rabbimizin bizlere bahşettiği bu dünya hayatını adil ve temiz bir şekilde yaşamak. Eğer ölümü unutur ve hiç hatırlamazsak dünyalık telaşlar, arzular ve istekler, ahiret hayatımız için herhangi bir hazırlık yapmamıza engel olur.
Şimdi kendimiz için bir ev yaptırıyor olsak, evin sadece dört duvarını yapıp çatısını da kapattıktan sonra "tamamdır evimiz hazır hadi taşınalım" diyebiliyor muyuz? Elbette ki hayır, öncelikle o evi oturulabilir hale getiriyoruz. Su tesisatını, elektrik tesisatını, fayansını, parkesini, yalıtımını, boyasını, badanasını hatta çevre düzenlemesini bile yaptıktan sonra taşınıyoruz.
İçinde ne kadar yaşayacağımızı bilmediğimiz bir ev için bile ne kadar hazırlık yapıyoruz değil mi?
İşte, ölümü devamlı hatırda tutmak, içinde ebedi kalacağımız evimizin hazırlığı için doping etkisi yapar ve gaflete dalmamızı önler, böylece pişmanlık girdabına girmekten de kurtulmuş oluruz.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.