Sohbet
İlkokul ile hayatının en önemli, kendinin idrak ettiği. Düşünme provaları, araştıran, yanında annem babam yok ama herkes öyle. Kendini keşfetmenin ilk adımları. Okul malzemeleri, kitap, defter, kalem vs. arkadaşları başında öğretmeni
Ara ara öğretmenin söylediği dikkatini çekmesine rağmen inceden inceye araştırması. Annesi ile babası mukayesesi. Arkadaşları, kardeşleri mukayeseler. Çözemediğini anneye sorulan sorular. Öğretmeninin ve arkadaşlarının farklılıkları ilk fark ettiği ciddi araştırmaları.
Sanal dünya TV’lerdeki çizgi filmler, telefonlar çepeçevre kuşatıyor. Bırakamadığı bunaldığı bu kadar büyüklükte kendinin içinde olduğu işlerde kendini bulamıyor. Kendini nereye koyacağına şaşırıyor. Bazen hepsine ara verip uzunca uzanıp durmak istiyor. Dinlenmek ara vermek istiyor.
İlkokul, ortaokul, lise, üniversitenin içine girene kadar nefes almadan ara vermeden yarışmak. Hep en önde birinci olma uzun yarışı o kadar hayatını kuşatmış ki bu uzun yolculukta bak dedikleri şeyleri, tut dedikleri dışındakileri fark etmediğini ileriki yıllarda anlıyor.
Üniversite çok farklı. Nereden geldiğini nereye gittiğini araştırma yılları. Çevresinden, şehrinden çevre şehirlerden hatta dünyanın değişik kıtalarından okumaya gelip ülkesine neler yaparım da faydalı olmak için geldiğinin sorumluluğunda olanlar.
Bazıları arkadaşları ile buluşup kafeye gidenler hayatı hafife alanlar. Bir tarafta anneden babadan yuvadan kardeşten vs. ayrı olmanın karşılığında kolları sıvayıp tecrit olmadan sınıfta ilk günden ilk sıralara girme kararlılığı. İlk üniversite yılları ile gençlik yılları. Ders, okul, eğitim, yurt sorunları gibi konularda yeni yeni arkadaşlıklar başlıyor.
Bugün Cuma sabah ezanı sanki yeni duymuş gibi ta ciğerlerime kadar çektim.
Erzurumlu yeni arkadaşımla sohbet ederken sela ikimizin de dikkatini çekti. Arkadaşım;
-Ne yapıyorsun; ben cumaya gitmeyi düşünüyorum dedi. Hemen içimden bir sıcaklık ılık ılık esmeye başladı. Ben de;
-Ben de istersen beraber de gidebiliriz.
-İyi olur.
-Derslerin ağırlığı arttıkça öğrenme araştırma hırsı da artıyor. Bunun yanında çevremizde öyle insanlar var ki; Hiçbir değer yargısı yok görünüyor en hassas konularla dalga geçiyor. Arkadaşlarıyla ortada kız arkadaşlarıyla vs. kaypak bir yapı. Bunun yanında değişik konuların konuşulduğu kız erkek arkadaş grupları da var.
Hemen hemen her konuyu konuşuyoruz. Farklı farklı görüşler yaşamlar var. Bir arkadaşım bir konuyu konuşurken bunu yapan kullanma kılavuzunu da hazırlamıştır vardır dedi.
Bir gün beni yaradan benim de kullanılma yaşama mutlu olma kılavuzumuz vardır diye düşündüm. Dedemin konuşmaları aklıma geldi. Oğlum bizim kullanma kılavuzumuz bizi yaratan Allah peygamberimiz kanalı ile gönderdiği, her karanlığı aydınlatan Kur’an-ı Kerim’dir evladım demişti.
Bu pazar çarşıya kitap vs. şeyler için çıkmaya karar verdim. Yanımda sadece annemin verdiği ilmihal var.
Kitapçıları dolaştım, klasiklerden, meşhur yazar ve şairlerden başta Necip Fazıl olmak üzere dergilere baktım üç farklı aldım. Açıklamalı Kur’an-ı Kerim aldım. Peygamberimizin hayatını, Barış Manço’nun parçalarını vs. uzun zaman işimi görecek kitap aldım.
Üniversite diğerlerinden çok farklı sınıfta sadece bizler değil değişik ülkelerden gelen öğrenciler var. Türkiye’yi bugünümüzü geçmişimizi atalarımızı, Osmanlı’yı vs. bizden daha iyi, yakın bilmesinden gururlandım. Bir taraftan da utandım. Aldığımız eğitimde bir eksiklik vardı.
Diğer taraftan Türkiye sadece bizim değil çok iyi takip edilen, sevenlerinin gururla anlattığı bir dünya devleti konumunda konuşuluyor.
Sanayiden, gıda, kültür, mazlumları sahiplenme, sadece Türkiye değil bir dip dalgayla atalarımızla anılıyoruz.
Yapılacaklar çok önemli kutsal, yol uzun, omuzlarımızdaki yük ağır. Yeni sohbetlerde, dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.