Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Snowpiercer: Kar küreyici değil, kardelen

Snowpiercer: Kar küreyici değil, kardelen

 

 

2013 Kore yapımı “Snowpiercer” filmiyle ilgili analizlerimizi bu yazıyla tamamlıyoruz.

Filmde, trenle sembolize edilen kurulu düzenin, yahut bir zamanların kurt politikacısının diliyle söylersek “müesses nizamın” kutsanmasına dikkat çekiliyor. Mesela lokomotiften “sacred” yani “kutsal” diye bahsediliyor. Lokomotif “ebedidir” ve “durursa hepimiz ölürüz” deniliyor.  İnsanlara sadece trende olmanın değil, trenin kurgulandığı gibi işlemesinin de ilahi bir tarafının olduğu ve  hiçbir alternatifinin olamayacağı propagandası yapılıyor.

Aslında günümüzde çok benzer bir propagandaya sürekli maruz kaldığımız rahatlıkla söylenebilir. Yaşadığımız düzenin asla bir alternatifinin olamayacağı kafamıza çakılıyor sürekli. Bütün değişimin, ancak düzenin yahut “efendilerin” izin verdiği sınırlar içinde olabileceği anlatılıyor. Mesela insanlar binlerce yıldır bankasız yaşadılar ama bugün bankaların olmadığı bir dünyadan bahsetmek doğrudan deli damgası yeme sebebi haline gelmiş durumda.  Enflasyon, resesyon, faizler, borsa, döviz kurları lafları, adeta yeni bir dinin kutsal kavramları gibi üzerimize boca ediliyor.

Yönetmen Bong Joon Ho, filminin aykırı finalinde bir ümit ışığı yakıyor. Filmin ilerleyişi ve finali “aykırı”, zira başrol oyuncusu dâhil filmin tüm önemli karakterleri birer birer ölüyorlar. Holywood sinemasının, final sahnesinde herkesi kurtaran süper kahramanı alkışlamaya alıştırdığı zihnimiz aradığını bulamıyor. Aranan “kurtuluşun” ön vagonlarda, lokomotifte, hatta trenin içindeki hiçbir yerde bulunamayacağını anlıyoruz. Trenin içindeki her çözüm adaletsiz ve zalim bir düzenin yeniden üretilmesinden ziyade bir anlam taşımayacak. O yüzden lokomotifi ele geçiren kahramanlarımız doğru olanı yapıyor: ilk iş olarak lokomotifin kalbinde mahpus çocuğu kurtarıp ardından kendilerini feda etme pahasına lokomotifi havaya uçuruyorlar. Tren durunca dışarı çıkan hayatta kalanlar, trenin dışında da bir hayat olabileceğini bizzat tecrübe ediyorlar. Uzak karlı bir tepede görülen kutup ayısı dışarıda var olan ama o ana kadar inanmadıkları “hayatın” müjdecisi oluyor.

Filmin adını Türkçemize çevirenler neden doğrudan “kardelen” ismini kullanmamışlar bilemiyorum ama “kar küreyicisi” tamamen yanlış bir isimlendirme olmuş. Malum kardelenler kış sonunda karların altında büyüyüp nihayet kar tabakasını delerek kendini gösteren çiçeklerdir. Kardelenler baharın müjdecisi, ne kadar kalıcı görünürse görünsün her yeri kaplayan karların eriyeceğinin habercisidir. Filmdeki tren karlar arasında buzdan engelleri delerek yol alan bir “kardelen” gibi sunuluyor. Ancak zulüm dolu bir hapishaneden başka bir şey değil! Gerçek “kardelen” ise bu zemheri zulmün sona yaklaştığını, dışarıdaki karların artık eridiğini, dışarıda da bir hayatın mümkün olduğunu gören ve gösteren Koreli yönetmen Bong Joon Ho’nun Koreli esrarkeş mühendisi Namgoong Minsoo oluyor.

Filmde görüyoruz ki zalime, kuklacıya öfke tek başına anlamlı bir şey değil. Hatta hisler manipülasyona açık olduğundan hayli tehlikeli bile sayılabilir. Bir bakarsınız kendisiyle mücadele ettiğinizi zannettiğiniz diktatöre hizmet etmişsiniz, yıkmaya çalıştığınız zulüm düzenini yeniden üretmişsiniz. O yüzden müesses nizamın karanlığını, zulmünü fark edebilenlerin yapması gereken mücadeleyi hisler üzerinde değil akıl ve mantık üzerinde yapmak. Batılıların “kutunun dışında düşünmek” dedikleri böyle bir şey işte.

Müesses nizamın sürükleyicileri için kutunun içini karış karış bilmek, orada yapılabilecek her hareketi öngörmek, hatta tasarlamak mümkün. Ama kutunun dışında düşünebilenlerin üreteceği fikirlere karşı nispeten savunmasızlar. Bu yüzdendir ki her kutunun dışında düşünme girişimi ya alayla, ya küçümsemeyle derhal cezalandırılıp bastırılıyor.

Elbette ortaya bir alternatif çıkartabilmek kolay değil. Mesela ortaya alternatif bir ekonomik düzen koyma girişimlerinin yakın tarihimizde felaketlere yol açtığı biliniyor ama yine de bu insanlığı ümitsizliğe itmemelidir.

Düşünen, üreten kafalar, dünyayı sarıp sarmalayıp, adım adım genişleyen adaletsizliği gidermeye çalışmaktan asla vazgeçmemelidir.

Twitter: @salihcenap

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR