Siz hayırdır?
İki gün evvel yılbaşı konulu bir yazı yazmayı düşünürken, karşıma beynime kan sıçratan bir haber çıktı. Bunu yılbaşı tehlikesinden daha masum göremedim ve konumu değiştirdim.
Bu aziz Türk milletinin yardımcısı ve sesi olması gereken Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın İran'lı Din adamları (!) ile açılışını gerçekleştirmiş olduğu bir sergi, üstüne “kardeşlik, birlik, ümmet” süslemeleriyle içerisinde “Suriye'nin, Yemen'in” geçmediği şirin bir konuşma! Akabinde çeşitli maddelerin imzalandığı bir antlaşma!
Peki bu maddelerin birkaçını biz nereden öğreniyoruz dersiniz... Diyanetin sitesinden falan değil ha! Birkaç Fars-İran medyasından! Ben takiyyeyi hep İran yapıyor diye biliyordum ama neyse.
Gelelim maddelere: Dini kitaplar tercüme edilecek, etkinlikler tertip edilecek, İranlı uzmanlar Türkiye'de ilahiyat fakültelerinde İslam fıkhı dersi verecek... bunlar fars medyasından ulaşabildiğimiz birkaç madde.
Tehlikenin farkında mısınız? Bu milletin imanını çocuk oyuncağı mı sanıyorsunuz? Zaten Kur'an değişmeli diyeninden tut da hadis inkârcısı daha bilmem ne bela kaynayan ilahiyat fakültelerimize bir de “Hz. Ayşe” annemize küfreden Şiileri mi sokacaksınız?
Bu millet, çocuğunu dinini düzgün öğrensin, sonra da topluma öğretsin diye fakültelere göndermek isterken, şimdi “çocuğum sapık olacak” çaresizliğinde niye bırakıyorsunuz insanları?
Hadi onu geçtim, bu zamana kadar ne hayır gördünüz İran'dan da bu anlaşmayı imzalayacak kadar güvendiniz?
Suriye'de hainlerle çarpışırız. Kim karşı çıkar: İran!
Irak deriz, Kerkük deriz hemen kim hoplar: İran!
Milis gücüyle Esad'ın Suriye tecavüzcülerine kim destek çıkar? İRAN, İRAN, İRAN.
Hz.Ebu Bekir, Ömer, Osman efendilerimize hakaret edip, Hz. Ali efendimizi kullanan kim? İran ve Şia!
Yavuz Sultan Selim (Rahimehullâh) vasiyetinde diyor ki: “Bu ümmetin iki büyük belası var. Biri Vatikan diğeri Şia!”
Atalarımızdan da mı utanmıyorsunuz? Tarihten de mi ders çıkarmıyoruz? Anadolu'dan kanla çıkardığımız şii sapıklarını davetiyeyle çocuğumuzun başına hoca diye mi atayacaksınız?
Ehli Sünnetin son kalesi Türkiye’mizde yapmaya çalıştığınız saçma faaliyete yine Anadolu cevabıyla “Siz hayırdır?!” diyoruz. Alperenler olarak bu meselenin sonuna kadar takipçisi olacağız. Ehli Sünnet diyarı bu toprakları İran'a teslim etmeyeceğiz. Muhsin Başkanın deyişiyle “Türkiye İran olmayacak!” Yavuz'un torunları olarak sizi bilmem ama biz, bu topraklarda Ehli Sünnet güneşinin batmasına izin vermeyeceğiz!
Bu diyara bir güneşi taşımış Şeyh Mevlânâ Halid Bağdadî hz. (k.s.a) diyor ki: “Kalbin acem (iran) beldelerine meyletmesi iflah olmaz öldürücü bir zehirdir...”
Bir çağrı olarak ivedilikle bu zehirden kurtulmanızı eğer yapmaya çok niyetliyseniz de mertçe, imzaladığınız o maddeleri bu millete açıklamanızı istiyoruz.
Hiç değilse saflarına birkaç kişiyi daha katmaya çalışan Camii imamlarımızdan utanınız. Birileri bu milleti imanla yoğurmaya çalışırken, bu milletin imanına zehir katmayın!
Necip milletimizi ise, Sahabeye küfreden, Müslüman katili, bizden görünüp bizden asla olmayan şiaya karşı uyanık olmaya ve bu meselenin sonuna kadar takipçisi olmaya davet ediyoruz!
Dua eder, dua bekleriz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.