Ankara ile İstanbul kıyaslaması 2
28 Aralık - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında İstanbul'da bulundum. Daha önce gazetemiz için 12 Eylül 2019 tarihinde Ankara ile İstanbul kıyaslamasını kaleme almıştım. Bu nedenle hazır İstanbul'a gitmişken yeni bir kıyas yapmanın gerekli olacağını düşündüm ve bu yazımı kaleme aldım.
Ankara ile İstanbul kıyasıma şu şekilde başlamak istiyorum;
1- İstanbul'da sokak köşeleri, caddelere açılan dar sokaklar ve bunun yanı sıra bina ağızları da dahil olmakla beraber çok sayıda işportacı mevcut. Ancak bunun ne kadar denetime alındığı meçhul. Çünkü işi kaptıran sürdürmeyi ihmal etmemiş. Ankara'da ise tam tersi olduğunu düşünüyorum. Ankara'da Kızılay, Sıhhiye arasında bile o kadar çok cadde ve sokakta bulunan işportacıların sürekli denetime tutulduğunu biliyorum. Bu yüzden vergi kaçırma v.b durumlar azaltılıyor.
2- Toplu taşıma sorunu İstanbul ile bütünleşmiş. Elbette bu sorunu ne Binali Yıldırım, ne Ekrem İmamoğlu ya da kim gelirse gelsin çözülebilecek gibi durmuyor. Çünkü çok karışık ve saçma bir duruma girmiş durumda. Şöyle özetleyim. Tüm semtlerden hemen, hemen Üsküdar'a ulaşım var ancak Üsküdar'ın bir diğer mahallelerine gitmeniz için Marmaray sonrası ya metro, ya da otobüse binmeniz mecbur. Hatları birbirine bağlamadıkları için indi bindi arası en az 10 veya 15 dakika sürüyor. Bu süre iş çıkışı ve okul gidiş gelişi gibi sürelerde tam bir facia. Ankara'da ise durum tam tersi. Bildiğim kadarıyla Ankara'nın çoğu ilçesi birbirine direkt otobüs, metro ya da tren ile bağlanmış şekilde. Ancak Ankara'da tüm toplu taşıma araçlarının sefer sayısı İstanbul'un çeyreği kadar. Tabi Ankara'da da ara mahallelere otobüs ve dolmuş seferleri mecburi ancak trafik sorunu İstanbul kadar değil.
3- Sokak dilencileri. İstanbul'da dilencilik zirve yaşıyor. Çünkü İstanbul'un tüm ilçeleri sokak araları dahil Suriyeli ya da Afgan dilenciler tarafından sarılmış durumda. Türk vatandaşları da bunların arasında ancak Türklerin sayısı Suriyeli ve Afganlara kıyasla çok az durumda. Ayrıca sokakta yürürken sigara istenilmesine alıştık, ancak katkılı sigara (esrar v.b) dilenen erkekler var. Buna İstanbul'un ne kadar alıştığını bilmiyorum. Yemek parası isteyen kadınlar var ancak yemek parası adı altında (ne isterseniz) yapacak tiplerde mevcut. Bu durumda kolluk kuvvetlerinin sıkı denetim yapması şart gibi. Ankara'da ekipler bu duruma göz açtırmıyor. Elbette Ankara'da da dilenciler var ancak İstanbul'da bulunan dilencilerin sayısının yanında hiç kalır. Ben dilencileri kolaya kaçıp herhangi bir işte çalışmadıklarından dolayı eleştirmiyorum. Sadece bir kıyas yapıyorum. Nitekim hiçbir insan içinde bulunduğu konuma kendisi gelmedi. Her şey nasip ve kısmet alın yazısı kapsamında gerçekleşti.
Sanırım bu üç madde şimdilik yeterli olacaktır. Toplu taşıma, işportacılar ve dilencilere yönelik olarak gereken çalışmaların yapılması en büyük temennim. Yapılmıyor değil elbette ancak biraz yetersiz kalmış gibi. Hani Türk halkı arasında yoğun olan işlere yönelik olarak (hangi biriyle uğraşacağız) tanımı mevcut bilirsiniz. İşte bu tanım üst kısımda verdiğim örneklerde geçersiz olmalı. Halkı ilgilendiren sorunlarda acil olarak çalışmalar yapılmalı ve sonu gelmese bile bu gibi örneklerin azaltılması için uğraşılmalı.
2020 yılının ilk yazısını böylece kaleme almış oldum. Tekrardan tüm insanlarımızın yeni yılını kutlar hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.