Sincan’da kamulaştırma tatsızlığı
Elindeki birikmişini, ikramiyesini, yastık altındaki altınını vesaire… Gelişeceğini, hızlıca imara açılacağını düşündüğü bölgelerden tarlaya, bağ bahçeye yatırıp, beklemeye başlayan vatandaşları genelde mutlu son bekler.
Yerine göre 3 yıl, 5 yıl, 8-10 yıl beklenmiştir ama bölgenin imara açılmasıyla hisse değerinin arttığını, arsasına binalar yapılacak ve kendisine yepyeni daire/daireler düşeceğini gören vatandaş, sevinir, “Beklediğime değdi” der.
(Beklediğine değmiş midir gerçekten? Vaktinde gayrimenkule yatırdığı o parayı başka yerlerde; örneğin son zamanların popüler kaynakları olan altına, dövize, kripto paraya yatırmış olsaydı, sonuç daha mı kötü yoksa daha mı kazançlı olurdu? Vatandaş “beklediğime değdi” diye düşünüyor ve sonuçtan memnunsa, bu soruların cevaplarını irdelemek yersiz olur.)
Gayrimenkul yatırımlarında imarın dışında bir de kamulaştırma piyangosu vardır.
Devlet yol geçirecektir vesaire… Vatandaş arazisi için öncesindeki değerinin üzerinde bir ücret alabilmektedir ve devir işlemi karşılıklı helalleşme ile gerçekleşir.
Gelgelelim Sincan Yeni Çimşit’te devam eden “kamulaştırma süreci” bunların aksine, vatandaşın aleyhine işliyor, hak sahiplerini devlete, hükümete küstürüyor.
Şöyle ki;
Çevre Bakanlığı, talep üzerine Yeni Çimşit’te yaklaşık 1000 dönümlük bir alanı Sincan OSB için genişleme alanı ilan edip, “kamulaştırılmasına” karar vermiş.
İyi güzel… Devlettin, yapar; vardır bir bildiği!
Ancak, bundan sonrası hayli sıkıntılı.
Sincan OSB, kamulaştırma sürecini Ankara Valiliği ile birlikte yürütüyor. İşin içinde yani hem Bakanlık hem de Valilik var.
“Arkamızda devlet var, devlet buraları bizim için ayırdı” havasında olan Sincan OSB Yönetimi de, “genişleme alanı” içindeki bu arazileri yok pahasına üzerine geçirmeye çalışıyor.
Öyle komik değer tespitlerinde bulunmuşlar ki, hak sahipleri isyanlarda.
Sincan OSB’nin “Arazinizin metre kare değeri ancak şu kadar eder, al bu parayı ver tapuyu, aksi halde mahkemeye veririm” dediği, hak sahipleri, durup dururken mahkeme yapılarına düşmekle karşı karşıya.
Nitekim düşmüşler de… “Bu ücretler çok düşük, benim arazimin değeri bundan çok yüksek, bu paraya veremem arazimi” diyen hak sahipleri aleyhinde, Asliye Hukuk mahkemelerinde davalar açılmış durumda.
Neymiş, Sincan OSB’nin arazileri için belirlediği ücreti kabul etmemişler…
Mahkemede derdini anlatabilene aşk olsun!
Buraların Sincan OSB’ye devri konusunda Bakanlığın, Valiliğin iradesi olduğu için, Sanayi Yönetimi çok rahat…
Asliye Hukuk mahkemelerinde görülen davalardan, kamulaştırma sürecinin aleyhine bir kararın çıkma ihtimali yok.
Kamulaştırma illa olacak. Burada sadece Sincan OSB ile Valiliğin hak sahipleri için biçtiği kıymet takdirlerinde bir artırım olabilir.
Biten davalar var. Artırımlar olmamış değil ancak bunlar hak sahiplerini tatmin edecek miktarda değil.
Yerel mahkeme kararı sonrası hak sahiplerinin tapuları Sincan OSB’ye geçecek. Başka yol yok. Hak sahipleri mahkemece kararlaştırılan ve Sincan OSB’ce ödenen ücretin az olması karşısında süreci temyize götürebilir. Ancak öncesinde tapuyu devretmiş olacağından, “Karşımızda devlet var, devleti yanına almış olan OSB var, temyizde değişen ne olacak ki” düşüncesiyle, bu yola başvuramayacaktır.
Yeni Çimşit normalde imar bölgesi. Bu kamulaştırma süreci yaşanmasaydı, bölgeden imar geçmiş olacak ve hak sahipleri yıllarca beklemiş olmalarının meyvelerini alabileceklerdi.
Bugün ise, arazilerini Bakanlık ve Valilik emri ve mahkeme kararıyla, Sincan OSB’nin belirlediği ücretlere Sanayi Yönetimi’ne devretmekle karşı karşıya.
Peki Sincan OSB bu arazileri ne yapacak? İmar geçirip, parselleyip, iş idamlarına satacak. Kaça satacak? Orasını Allah bilir. Ancak bugün Sincan OSB’de, Başkent OSB’de, Anadolu OSB’de arsa fiyatlarının ne olduğuna bakılırsa, bu bize bir fikir verecektir. Bugün vatandaşa teklif edilen rakamlar, bunların 10’da biri bile değil.
Oysa büyük çoğunluğu orta ve dar gelirli vatandaşlardan oluşan bu hak sahiplerine arazileri karşılığında, imar geçince oluşacak değer veya bugün sözkonusu OSB’lerdeki arsa fiyatları üzerinden ödeme yapılması gerekmez mi?
Hak olan bu değil midir?
Aksine işleyen süreçte vatandaşlar devlete, hükümete, yargıya, sanayiye küsecek, helalleşme olmayacak; bu görülemiyor mu?
Karşılıklı helalleşme ile yapılmayan bir alış verişten “hayır” beklenebilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.