Şiddetin Nesnesi Olarak Memurlar
6 Ağustos 2017 tarihli bir haber:
Yolda evlilik teklifi planı hüsranla bitti...
Sakarya'nın Serdivan İlçesi’nde polis, evlilik teklifinde bulunacak olan arkadaşları için araçlarıyla yolda toplanan yaklaşık 50 kişilik gruba izin vermedi. Serdivan ilçe merkezinde bulunan Kafeler Sokağı’nda yaklaşık 50 kişilik grup, evlilik teklifinde bulunacak arkadaşları için organize oldu.
Kalabalık teklif için yolda toplanırken, bu sırada olay yerine Sakarya Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı motorize trafik polisleri geldi. Ekipler yolda bekleyen sürücülere trafiği tehlikeye düşürdüklerini söyleyip, araçlarını bulunduğu yerden almalarını istedi. Sivil kıyafetli bir komiser de aracından inerek kalabalığa 'dağılın’ uyarısında bulundu. Ancak grup dakikalar içinde teklifi yapıp dağılacaklarını söyleyince bu kez komiser, "İstemiyorum, burada kimse kalmayacak. Kim varsa gözaltına alırım. Yolu boşalt hemen. Gördüğünüz tüm araçlara ceza yazın" diye cevap verdi.
Haberin verildiği internet sitesinde hadisenin videosu da var. “Trafiği durdurarak cadde ortasında evlilik teklifi” fantezisinin organizatörü oldukları anlaşılan genç kadın ve erkekler trafik polisi ile tartışıyor, “canım ne var on dakikalığına trafik kesilse” diye polise meydan okuyorlar.
13 Mart 2017 tarihli diğer bir haber:
15 dakika kuralı mağdur etti... Sınav yerine polis merkezine götürüldüler
Selçuk Üniversitesi Kampusu’nda sınava geç gelen öğrenciler, polis ve güvenlik görevlileri ile tartıştı. Tartışma sonucu fakültenin kapı girişlerinde camlar kırıldı. YGS’de bu sene ilk kez uygulanan “15 dakika” kuralı sebebiyle hiçbir aday saat 09.45’ten sonra sınav salonlarına alınmadı. Bu yüzden pek çok yerde sınava geç kalan adaylar sınav merkezlerinin girişlerinde güvenlik görevlileriyle tartıştı.
Haberin görsellerinde camları kırılmış bir okul kapısı önünde ayakta bekleyen polis memurları görülüyor.
10 Şubat 2018 tarihli farklı bir haber:
Sınıfta skandal görüntüler
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde bir lisede öğrencilerin öğretmenleri ile alay ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasıyla duyulan skandalla ilgili soruşturma başlatıldı. Çorlu’da Ahievran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'ndeki görüntülerde, sınıfta ders anlatmaya çalışan bir öğretmen, öğrencileri tarafından alaya alınıyor. Öğretmen ders anlattığı esnada ayağa kalkan, öğretmenin kıyafeti ile alay eden, öğretmenin kulağına el hareketi yapan, tüm bunlarla da yetinmeyerek öğretmenini kucaklayan öğrenci, arkadaşları tarafından kahkahalarla izleniyor. Yaşananları kaydeden öğrencilerin görüntüleri sosyal medyada paylaşmasının ardından skandal duyuldu.
Haberin videosunda meslek lisesi öğrencilerinin zavallı hocalarıyla nasıl terbiyesizce ve acımasızca dalga geçtikleri, onu nasıl küçük düşürdükleri görülüyor.
17 Ocak 2018 tarihli başka bir haber:
Antibiyotik yazmayan doktora saldırdı, tehditler savurdu
İzmir'de bir doktor, yakınına antibiyotik yazmadığı gerekçesiyle avukat olduğu öğrenilen bir kişinin saldırısına uğradı. Saldırı anı cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. İzmir'in Karşıyaka ilçesindeki Bostanlı 4 Nolu Aile Sağlığı Merkezinde (ASM) görevli doktorun, bir hasta yakını tarafından darbedilmesine ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Avukat olan bir kişinin yakınına antibiyotik yazılmadığı gerekçesiyle ASM'ye gelerek burada görevli hekimi darbetmesiyle ilgili İzmir Tabip Odası ve sivil toplum kuruluşlarından üyeler, merkez önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Merkezin Sorumlu Hekimi Mithat Kara, yaptığı konuşmada, iki gün önce gelen bir kadının, hastası olmadığı halde Dr. Bülent Öner'den acil antibiyotik reçetesi düzenlemesini istediğini aktardı. Dr. Öner'in antibiyotik yazmadığı hastayı kendi doktoruna yönlendirdiğini anlatan Kara, "Ertesi gün hastanın avukat olan ağabeyi gelip doktor arkadaşımızın odasına daldı, hakaret etti, ölüm tehditleri savurdu ve tekme attı" dedi.
Haberin videosunda küfrederek doktora saldıran bir adamı tutmaya, sakinleştirmeye çalışan insanlar görülüyor.
Bu haberlerin ortak noktası nedir?
Devletin koyduğu, herkes için geçerli olan kuralları kendi istekleri doğrultusunda esnetmek hatta ihlal etmek isteyen, bunu yapmalarına engel olarak gördükleri polis, öğretmen ve doktorları taciz eden, küçük düşüren, alaya alan ve hatta onlara saldıran “vatandaşlar”.
Son tahlilde askeri/sivil bürokratlarca kurulmuş olan, hatta yer yer “memur cumhuriyeti” diye anılan Türkiye Cumhuriyeti’nde o çok müstesna, o çok dokunulmaz “devlet memuru” tahtı fena halde sallanıyor.
Bunun sosyolojik bir fenomen olarak incelenmesi gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.