Şeylerin değişebilirliği
…Hiçbir ani durum karşısında büyük coşkuya ya da büyük kedere izin vermemek. Çünkü şeylerin değişebilirliği durumu her an tümüyle yeniden şekillendirebilir. Buna karşılık mevcut anın tadını hep olabildiğince neşeyle çıkarmak; bu hayat bilgeliğidir. Oysa çoğu zaman tam tersini yaparız. Gelecek için yaptığımız planlar ve duyduğumuz endişeler ya da geçmişe özlem bizi durmaksızın öyle meşgul eder ki mevcut an neredeyse hiçbir zaman hiçbir şeyiyle dikkat çekmez ve ihmal edilir. Yine de kesin olan bir tek odur; buna karşılık gelecek, hatta geçmiş bile neredeyse her zaman düşündüğümüzden farklıdır. Böylece tüm hayat boyu kendimizi aldatırız.
Böyle der Arthur Schopenhauer, “Mutlu Olma Sanatı” adlı eserinde.
Biz ise günümüzde tam tersi bir hayat tarzı benimsemiş durumdayız. Şeylerin değişebilirliğini unutup, sevinci de hüznü de zirve de yaşar haldeyiz. Çoğu zaman geçmiş ya da geleceğe takılıp içinde bulunduğumuz anın değerini kavramayız. Bunun sonucunda birçok psikolojik sorunlarla boğuşuruz. Bu sorunlar kartopu misali büyüyerek, sosyolojik sorunlara dönüşür. Sosyolojik sorunlar da büyüyerek toplumsal kaoslara sebebiyet verir. Hani diyor ya yazar “Böylece tüm hayat boyu kendimizi aldatırız.”
Hem geçmiş hem gelecek düşündüğümüzden hep farklı. İnsan geçmişe takılı kaldığında içinde bulunduğu ana göre olay değerlendirmesi yapar. Geleceği düşündüğünde ise o an ki edinimlerle değerlendirmelerde bulunur. Ama gelecek geldiğinde geçmişteki edinimlerden çok farklı bir noktada oluruz. Bu yüzden hayat boyu kendimizi aldatırız. Anı kaçırmak, büyük coşkulara ya da kederlere kapılmak, meşgul eder insanı ve hep geriye götürür. Hem zihinsel hem fiziksel buhranlıklar yaşarız.
Geleceğe ya da geçmişe takılı kalmak detayları kaçırmamıza neden olur. Zorluklarla mücadele kabiliyetimizi elimizden alır. Kaçarız. Kaçtığımız zaman ise başkalarının ayıbından, açığından, acizliğinden zevk duyarız. Andan uzaklaşır, buhranlarımızı böyle örtüler ve bundan haz alırız. Aldığımızı sanarız. Oysaki zaman gerçekten yaşamak zamanıdır. Hayatın her dakikasını, her anını; dürüstçe, mertçe, neşe ile… Yaşadığımız günler geçmişten daha az değerli değil. Geçmişin gölgesi, geleceğin bilinmezliği tasalandırmasın bizi. Şeylerin değişebilirliğinin farkında olarak, anı yaşamalıyız. Tıpkı bir çocuk gibi…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.