Sevgi Rükûdur, Aşk Secde
Sevgi ile aşk aynı şey değildir. Sevmek başka bir şeydir, aşk başka bir şey. Vakti bakımından; sevgi fanidir, aşk ebedi. Etkisi bakımından ise sevgi süreli, aşk ise süresizdir. Sevgi hamdır, aşk olgun; sevgi yangın başlangıcıdır, aşk pişmektir, pişmenin de ötesine geçmektir.
Sevgi mutluluktur, aşk huzur. Sevgi ocaktır, aşk ise ateş. Ateş, yakan ve yanan adlı iki elementten oluşur. Yakanı ve yananı olmayan bir ocak sönmüş demektir. Aşk tutuşur, ışkın yetişir. Sevgi ırmak ise aşk denizdir, deryadır, okyanustur.
Sevgi deneyim ister, aşk devinim. Aşkın ateşini kendi yangını ile ikmal etmeyi, yangına körükle gitmeyi salık verir aşk ehli. İsmet Özel; “Yürü yangınların üstüne, kendi alevini de getir/Çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin” dizeleri ile bu derin kaygının peşine düşmüş gibidir.
Sevgi sıladır, aşk gurbettir. Sevgi derttir, aşk dertlenmektir. Dermanı vuslat olanın fermanı yoktur. Sevgi yalnız mut’ u barındırırken bünyesinde, aşk mutsuzluğu da kuşatır çepeçevre. Cemal Süreya; “Aşklar da bakım istiyor öğrenemedin gitti” sitemini yapar bir şiirinde. Ardından anımsatır oyunun kuralını; “Kim istemez mutlu olmayı/Mutsuzluğa da var mısın?”
Sanıldığı kadar incitici değildir, ‘senin derdin ne?’ sorusu, ’herkesin bir derdi vardır da seninki hangisidir?’ sorusudur bu. Sevgi ürkektir, aşk cesur. Sevgi yürekte mukimdir, aşk gönülde ikamet eder. “Türkçenin sütdişleri” Yunus Emre, “Aşkı olmayan gönül misal-i taşa benzer” derken aşkı, gönül hanesinin sakini sayar.
Sevgi rükûdur, aşk secdedir. Bir başka deyişle sevgi araç ise aşk amaçtır. Aşka hazırlıktır sevgi, aşka dönüşmeyen sevgi kor kıvamına gelmeyen köz gibidir. Seven obayı yakar, âşık olan abayı. Sevgi, örülmüş zembil ise aşk nihai menzildir.
Sevgi bilmektir, aşk ermektir. Sevgi yârenlerin yolu, aşk erenlerin yoludur. Sevgi bilgiye, aşk ilgiye hayrandır. Hacı Bektaşi Veli; “Aşk meydanı, erenlerin ve bilenlerindir” buyurur. Arif olmak aşkla, âlim olmak sevgi ile kaimdir. Muhabbetten ve aşktan mahrum olana aşkın meydanı yasak meyve hükmündedir.
Merdiveni var mıdır ruhun dehlizine inmek için, bir gülşene girmek için kaç mumluk bir güneş gerekir? ‘Kâmil bir mürşide varmadan’ olmayan, olgunlaşmayan yoksa aşk mıdır? Sevgi, yarım kalmış aşktır, aşksa sevginin ete kemiğe bürünmüş hallerinden yalnız biridir.
Aşk, biraz da geçmişe pişmanlıktır, sevgi ise şimdiki yalnızlık. Sevgi ivedi örtüsüne, aşk teenni hırkasına bürünmüştür. Bu anlamda Türk şiirinin usta şairi İsmet Özel; “Tez kızaran güllerden kendini sakın/ Sevgiler ürkütsün seni, aşk ayrı” dizesi ile ince bir ayrıntıya dikkat çeker.
Aşkın satır sonu yoktur, sevginin hece düşmesi. Aşk, unuttukça aşktır; sevgi, hatırladıkça. Aşkın zaman aşımı olmaz, sevgininse saatinin sarkacı… Aşk, aşkınlık makamıdır; sevgi, şaşkınlık kapısı. Mistik söylemle; aşk, ‘hayret burcu’; sevgi, ‘sabret’ yurdudur.
Sevgi haz makamıdır, aşk naz makamı. Sevgi yâre tutunmak, aşk yardan atlamaktır. Sevginin tekâmülü rütbe ile aşkın tezahürü erme ile nihayet bulur. Sırf bu yüzdendir ki; sevginin mertebeleri, aşkın merhaleleri vardır. Kısaca; sevgi susmaktır, aşk susamak…
Aşk, kalbe değen sızıdır; sevgi, tene düşen gözyaşı. Tenden kalbe yolculuktur sevgi, kalbin miracı ise aşktır. Sevgi seyretmektir, aşk temaşa etmektir. Sevgi isra ise aşk miraçtır. Sevgi barınmak, aşk arınmaktır. Sevgi yorulmak, aşk durulmaktır. Sevgi dalgakırandır, aşk liman.
Sevgi ‘hâl’ makamıdır, aşk ‘lâl’ makamı. Sevgi yakar kül eder, aşk pişirir kul eyler. Sevgi nimet, aşk hikmettir, hâlden hâle geçmektir. Aşkın Piri Yunus Emre diliyle söylenecek olursa: “Dağa düşer kül eyler/Gönüllere yol eyler/Sultanları kul eyler/Hikmetli nesnedir aşk.”
Sahi! Siz neredesiniz şimdi? Rükûda mısınız yoksa secde de mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.