Cenabı Allah'ın varlıklara duyduğu bu sonsuz sevgi ve şefkatin bilincinde olan bir Müslümanın yüreğinde en çok yer verdiği Allah sevgisidir bu sevginin üstünde hiç bir sevgiye yer vermez. Diğer bütün sevgiler Allah'ı sevmenin ona boyun eğmenin bir gereğidir.

İnsanın yaratanına duyduğu bu içten sevgi ve bağlılık yalnız ona imanı gerektirir, ve iman ona olan eşsiz muhabbeti ifade eder. İmanlı olmak insanın gönlünde büyüttüğü bütün sahte sevgileri yıkarak yalnız Allah'a teslim olmasıdır. Zira iman eden kimseler her şeyden onu severler.

Kalplere sevgiyi yerleştirecek olan şey davranışlardır, dolayısı ile sevginin teşvik edilmesinde temel gaye aslında kamil imanı elde edebilmektir. Zira insan sevgi sayesinde olgun bir imana sahip olur, imanın lezzetini alır.

Sevgili Peygamber Efendimiz insanın hakiki sevgilere gönlünde yer vererek imanın tadına varılabileceğini şu şekilde ifade etmiştir, Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer, Allah ve Rasulünü herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, imandan sonra küfre dönmekten ateşe atılmaktan çekindiği gibi çekinmek. Davud (a.s) da Allahtan sevgisini şöyle istemektedir, Allah'ım senden seni sevmeyi¬, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli isterim.

Allah'ım senin sevgini bana kendimden ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle, Hz Davudun Allah'tan talebi sevgi olduğu gibi Allah'ım beni sevginle rızıklandır buyuran Allah Rasulünün duası da onun sevgisidir çünkü sevgi imanın özüdür.

Kullarını sevmek Allah'ın büyük bir ihsanıdır Allah'ın kullarına duyduğu sevgi şefkat annenin yavrularına duyduğundan çok daha fazladır, Rasulullah kayıp çocuğunu telaşla arayan bu arada yavrusuna duyduğu özlemle bulduğu her bir çocuğu bağrına basıp emzirmeye çalışan bir anneyi ashabına göstererek bu kadının çocuğunu ateşe atabileceğini düşünebilirmisiniz işte Allah'ın kullarına merhameti bu annenin yavrusuna duyduğundan çok fazladır, buyurmuştur.

Allahu Tela kulunu sevdiği zaman adeta onun işiten kulağı gören gözü tutan eli yürüyen ayağı olduğunu kendisinden istediği zaman ona ihsanda bulunduğunu kendisine sığındığı zaman da kulunu koruduğunu bildirmiştir.