Sevdiğini Allah Rızası İçin Sevmek
Sevgi kalplerin canı, ruhların gıdasıdır. Sevmeyen kalp ölüdür.
Bütün sevgiler, o duyguyu var edene, onu kalbimize koyanadır.
Kendini yaratanı sevmeyen kalp, ruhunu yitiren bedenden daha soğuktur.
Mü’min sevdiğini Allah için sevmelidir; bu onun en belirgin özelliklerinden biridir.
Sevdiğini Allah rızası için sevmek, esasen Allah’ı sevmektir.
Hatta Peygamber aleyhisselâm’a duyulan muhabbetin kaynağı da Allah sevgisidir.
İnsan sevdiği kimseyi akrabası olduğu için, aralarında iş ve menfaat bağı bulunduğu için değil, Müslüman olduğu için sevmelidir.
Allah rızâsı için sevdiği kardeşinin din ve dünyasının mükemmel olmasını arzu etmeli, başına bir sıkıntı gelmemesini dilemelidir.
Böylece din kardeşine karşı kalbinde doğabilecek kötü duygulara fırsat vermemelidir.
Müslüman; din kardeşlerine muhabbet beslemeli, hele ahbap ve arkadaşlarını daha çok sevmelidir.
Peygamber Efendimiz’in Mekke’den göç eden muhâcirler ile Medineli ensârı birbirine kardeş yaptığını dikkate almalı, gönül dostlarını has kardeşleri kabul etmeli, onlara olan muhabbetini ziyadeleştirmelidir.
Muhabbeti büyütüp geliştiren sebeplerden biri, sevgiyi dillendirmektir. Bunu bize sevgili Efendimiz öğretmiştir.
Allah’a gönül veren kimse bütün mü’minleri sever; onların kendi kardeşi olduğunu düşünür. Müslümanları Cenâb-ı Hakk’ın da sevip kendi yoluna ilettiğini ve İslâmiyet’le şereflendirdiğini bilir.
İyi bir mü’min, bütün Müslümanlara değer verir. Onların dokunulmaz haklarına saygı gösterir; kendilerine dua eder; iyiliklerini ister; kusurlarını örtmeye çalışır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.