Sevdam
Yıllar önce göreve geldiğimde enkaz edebiyatı yapmayacağım. Aldığımı yerli ve milli olmak şartı ile milletime sağlıklı ekmek yedirmek, ekmeği tanımak, ekmekteki oyunları bozup bertaraf etmek için var gücümle çalışmak üzere başladım
Mevcudu tespit ettikten sonra yıllık, iki yıllık, ilk gelecek ile ilgili hedeflerimizi hazırladık. Ekmek, hem nimet, fakirlerin can simidi, Hz. Adem Peygamberle birlikte yaşadığımız ana gıdamız.
İlk karşılaştığımız fırıncılar, bizim ekmeğin beyaz olmadığı için kalitesiz olduğunu iddia ediyorlardı. En iyi unu alıyoruz. İhtiyaçtan fazla katkı maddesi koyduğumuz halde hem beyaz olmuyor. Vesselam istediğimiz gibi olmuyor. Genelde bir algı var. Halk ekmek yoksulların ekmeği olarak biliniyordu.
Neden en iyisi değil, rüyalarıma giriyor. Fırıncılarla, gıdacılarla görüşüyorum. Neden en iyisi bizimkisi olmuyor diye araştırmalarıma devam ediyorum.
İ.C.C Dünya Gıda Örgütü başkanı, çok değerli ilim adamı, konusuna hakim, işine aşık bir ilim adamı ile tanıştım. Dünya ekmekçilik ödülü almış, son derecede mütevazı bir insan. Derdimizi anlattık, en iyi ekmeği insanımıza sunmak istiyoruz. İster talebe olarak kabul edin, ister danışmanımız olun, yeterli milletimizin en önemli gıdası olan ekmeğimiz ortaya koyalım dedim.
Gıda Bölümü Dekanı Pr. Dr. Hamit KÖKSEL böyle bir talepte gelmemize çok mutlu olduğunu ifade etti. Fabrikaya geldi, inceledikten sonra; “ Özelliklerini verdiği gıda kodeksi olan iyi bir un, su tuz, maya vs. hazırlayın birlikte yapalım dedi. Büyük bir heyecanla başladık. Unu, tuzu, su, maya katkı maddelerini koymadı.20’ye yakın katkı maddesi koyduğumuz halde istediğimiz gibi olmasına rağmen nasıl olacak diye çok merak ettim.
Ekmek çıktı, fırının her yanını ekmek kokusu sardı. Çiçek kokusu gibi ekmek kokusu, ne kadar güzel. O günden sonra ekmek satışımız artmaya başladı. Hatta ekmekle kokusuna gelenler olmaya başladı. Onun için ilk büfe satış mağazamızı küçük de olsa fabrikamızın önüne açtık. Hem satış mağazasında hem de satış büfesinde uzun kuyruklar oluşmaya başladı beyaz değil ama en iyi buğdaydan, katkısız yenecek müthiş ekmek oluştu.
Ekmek bir aşk, bir sevdaya olmuştu. “ Dünü, bugünü ile araştırmaya başladık. Ekmek ile peygamberimize Hz. Adem’den günümüze gelen temel gıdamız. En çok da ekmek neden beyaz olsun, buğdayın unu hangi renk ise öyle olması lazım. Meğer ülkemize o ilk beyaz ekmek Fransa’dan, Francala adı altında geliyor. Bir üst sınıf ekmeği algıları olmuş. Sadece nişasta, sadece buğday orta kısmıyla yapılan kabuğun kepeğinin tamamının ayrıldığı bir ekmek. Köyden biri şehre gidiyorsa sipariş listesinin başında, şehir ekmek Francala istenirmiş. Yıl 1950 yıllarında Fransa’dan Francala ekmeği böyle başlamıştır.
Ekmek sadece budayın içi nişastadan oluşmaktadır. Kabuğu kepek olduğu gibi, hayvan yemine ayrılıyor. Buğdayda en önemli demir, çinko, folik asit piştiğinde kabuğunda oluşan B vitamini gibi vücudumuz için en faydalı kısım hayvan yemi olarak ayrılıyor.
Geçmişte nasıl yapıldığını araştırırken gittiğimiz su değirmenlerinde Buğday veriyor. Tamamını un yapıyor. Kabuğunun tamamı içinde kalıyor. Dolayısıyla ekmek olduğunda en önemli ihtiyaçlarımızı ekmekten alamadığımızdan demir, çinko, folik asit gibi vitamin ve minarelleri ilaç olarak alıyoruz. İlacı parayla ayrıca alıyoruz. Yan etkileri ile ilaçlı bir hayat başlıyor. Ama buğdayın tamamını una çevirip ekmek yaptık mı ilaç olarak aldığımız ilaçlar yerine ekmek fiyatıyla doğal yollardan alıyoruz. Bu ekmeği ilk önce köy ekmeği olarak çıkarmaya başladık. Sonra da buğdayın tamamını kullandığımız için adını TAM BUĞDAY ekmeği koyduk. İlk başlarda epey zorlandık ama başardık. Bakanlıkla birlikte ortak Tam buğday ekmeğimizin tanıtımını daha sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafında kodekse Kondu Türkiye genelinde tavsiye edildi. Buradan şunu anladık ki Avrupa ya sömürüyor ya da yanıltıyor.
TAM BUĞDAY EKMEĞİ ile;
1. İlaç olarak aldığımız demir, çinko, folik asit gibi vitamin ve mineralleri yan etkisi olmayan buğday unu TAM BUĞDAY EKMEĞİNDEN doğal alıyoruz. İlaç paramız kasamızda kalıyor
2. Buğdaydaki kabuk kısmının tamamı yani lifin tamamı ekmekle alındığından kalın ve ince bağırsağın daha iyi çalışmasına sebep oluyor. Obezite, şeker vs. önlenmiş oluyor.
3. 100 kg buğdayın tamamını unla ekmek yapsak %35-45 buğday tasarrufu olmaktadır.
Ülkemizde yılda 16 milyon ton buğdaydan un ile ekmek yapılmaktadır. Şayet tam buğday ekmeğini tercih edersek ülkemizin %40 buğday tasarrufu olacak, %40 buğday da 2.5 Milyon ton yıllık buğday ihtiyacından fazla. Bu buğday da kasamızda kalacaktır.
Buğday, geleceğin ene önemli gıdası olacağından Sevdam, Tam Buğday Ekmeğini ekibimle ülkeme kazandırmaktan çok mutluyum. Ülkemi seviyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.