Sel Felaketi Yine Can Aldı
Dünya yine gündemden düşmeyen haberlerle çalkalanmakta. Bir yandan orman yangınları, bir yandan sel felaketi, bir yandan covid bir yandan da Afganistan'ın kaderi.
Bunlar başlı başına çok ciddi sorunlar iken her gün yeni bir haberle uyanıyoruz. Yaşananların acısı daha tazeyken her gün yeni bir olay ile insanlık neye uğradığını şaşırıyor. Binlerce ölen insanlar, diri diri yanan hayvanlar, yıkılan evler, ülkelerinden bir kaçak gibi kaçan vatandaşlar... Dünya'mız ne zaman bu kadar vahşi bir hal aldı? Yaşanılamaz bir Dünya'ya doğru gider olduk. Gelecekte bizlerin ne gibi büyük felaketlerin beklediği konusunda hayal gücümüz yetersiz kalabilir.
Bildiğiniz üzere ülkemizde bir haftadır sel felaketleri var olmakta. Sel felaketi sadece var olmakla kalmayıp 78 canı da beraberinde götürmekte. Kastamonu, Bartın ve Sinop şehirlerini büyük yıkımlara sürükledi. Kastamonu Bozkurt ilçesi'nde ise can kaybı sayısı oldukça fazla. Yıkımların yerini hemen çalışmalar başlayarak yeni binalar almasına rağmen giden canların yerini ne doldurabilirdi ki? Onca can gitmişken sonrasında her felaketin ardından olduğu gibi sebebi ne, nasıl dera alınmalı gibi sorular sorulmaya başlandı bile. Ama giden gitmişti. Ve hala kayıplar olduğunu da unutmamak lazım. Kayıpların sayısı da az bir sayı değil. İnsanlığın söz konusu olduğu yerde hiçbir rakama az yada çok demek doğru olmaz. Çünkü ucunda giden canlar varken.
Karadeniz iklim şartlarından dolayı yağışların en çok düştüğü bölgemizin başında gelmekte. Bundan günler öncesinde Artvin'de yaşanan bir sel felaketini duymuştuk. Ama bu denli can kaybı yaşanmamaştı. İnsanımız bu günlerde doğanın bizlere verdiği cezaları canlarıyla ödediği günleri çok rahatlıkla görebiliyor. Arka arkaya gelen bunca doğa olaylarını galiba daha önce bu kadar kısa zaman aralıklarında yaşamamıştık. Ülkemiz daha koronavirüs belasını atlatamamışken başka şekilde can kayıpları vermesi gerçekten çok acı. Dünya'nın nasıl bir hal aldığı konusunda fikir yürütmek oldukça güç. Her gün buna şükür diyerek kendimize teselli vermekteyiz. Aslında önlem alınmaz mıydı, tabikide bir önlemi vardı bunca şeyin. Doğa olaylarının oluşumuna bir engel olunamasa da yapılan binalar, dayanıklı malzemeler gibi beşeri faktörler ile pek çok önlem alınabilir. Hasar tespiti yapılıp zarar görmüş ve görmesi aşikar binaları onarıma gidilebilir. Bunu yapmak tamamen insan gücü ile olan önlemler arasında. Ama tabi iklim şartları gibi de doğal bir faktöre de kimse önlem alamaz. Bu yadsınamaz bir gerçek. Bunca zamana kadar pek çok deprem, sel, toprak kayması, orman yangını gibi doğa olayları ile karşı karşıya geldik. O zamandam bu zamana yapılan ve de alınan önlemlere bakmalı ona göre bir bilanço çıkarılmalı. Çünkü anlık yaşanan olayın arkasından 3-5 bina yıkıp yerine yapmakla önlem alınmış sayılmaz ne yazıkki. Ucunda insan canı söz konusu olunca daha muntazam çalışmalar sürdürülmeli. Görüyoruz ki hala binalar yıkılıyor, hala canlar gidiyor. Ülkemiz için önce bu sorunu aşmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü insanlık biterse geride kalan binanın kime ne faydası olabilir ki!
Yaşanan olaylardan sonra istediğimiz kadar yazılar, görüşler, doktrinler yayınlayalım. Bunlar elbet ses getirir ama önemli olan icraat.
Halkın sesi yükselmeden bazı şeyler için çalışmalar yapılmalı. Geç kalındıysa da hemen başlanmalı. Zararın neresinden dönersen kardır diye boşuna demiyorlar. Umarız Ülkemizde bir daha bir daha insanın canı ile ödeyeceği sorunlar yaşanmaz. Sonuçları bu kadar ağır olmaz. Ölü sayısı duymak yerine onarılan binalar duymak temennisiyle sağlıkla kalın...