Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Şehirleşememe Serencamımız - 2

Şehirleşememe Serencamımız - 2

Birçok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de şehirleşme süreci doğrudan doğruya sanayileşmenin sonucu olarak doğmamıştır. Hacettepe Üniversitesinden Serdar Sağlam, “Türkiye'de İç Göç Olgusu ve Kentleşme” başlıklı makalesinde, bu tarz şehirleşmeye "sanayileşmesiz şehirleşme" veya "çarpık şehirleşme" denildiğini aktarır.
Çok partili hayata geçerken yapılan dış yardımlarla tarımda makineleşme hızla artmıştır. Fakat bu doğru düzgün bir planlamayla, neticeleri enine boyuna düşünülmüş bir kararla olmamıştır. 1947’de ilan edilen ve Amerika Birleşik Devletleri’nin "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapma stratejisini belirleyen Truman doktrini çerçevesine ülkemiz de alınmıştır. Amerika 1948 yılından itibaren Marshall Yardımı programı çerçevesinde Türkiye’ye büyük ölçüde tarımsal malzeme ve mekanizasyondan oluşan yardımlar yapmıştır. Bir tarım toplumu olan, ham madde ve tahıl, meyve ve sebze üreticisi  Türkiye’nin pozisyonu güçlendirilmek istenmiş olması muhtemeldir. Büyük ekonomik kriz ve İkinci Dünya Savaşı yıllarının kıtlıkları Türkiye’deki bin civarındaki tarım makinesini işe yaramaz ve hurda haline getirmişken bu sayı 1955 yılında 43 bine ulaşmıştır (Oktar, 2010: 11).
Yapılan yardımların hiç beklenmedik neticeleri derhal görülür: Tarımda hızlı ve plansız makineleşme sonucu boşa çıkmaya başlayan işgücü şehirlere göç etmeye başlar. Sadece makineleşme değil, toprağın aşırı parçalanması, kan davaları ve terör gibi olumsuzluklar da insanları göç etmek zorunda bırakmıştır. 
Kırlardan kentlere yönelen bu insanların iskânı ve istihdamı ince ince planlanması ve takip edilmesi gereken bir konudur ancak çeşitli sebeplerden bu planlama ve takip yapılamayınca çarpık kentleşmenin önü açılmıştır. 
1950’den itibaren kentlerin çevresindeki kırsal veya boş araziler, hızla yerleşim alanlarına dönüşmeye başlamıştır. Kent merkezlerindeki yetersiz konut stoku, fiziki, hukuki, sosyal altyapı yetersizlikleri ve planlama eksiklikleri nedeniyle kırdan göçen insanlara sağlıklı yerleşim imkânları sağlanamamıştır. Kırdan göçen nüfus, konut ihtiyacını kentlerin çeperlerinde, hazineye ait araziler üzerine gecekondu inşa ederek karşılamıştır (Ataöv, 2007: 62).
Çok partili hayata geçtikten ve “gerçek seçimler” yapılmaya başlandıktan sonra oyları anlamlı hale gelen kitlelerin sempatisini kazanmak zorunda olan siyaset kurumu, hukuksuz bir şekilde hazine arazilerine yapılan kaçak yerleşim yerlerini engellemek şöyle dursun, meşrulaştırarak teşvik etmiştir. İskânı olmayan, bütünüyle kaçak olarak inşa edilen evlere yasadışı olsa da elektrik, su ve daha sonraları telefon, doğalgaz ve internet hizmetlerini götüren yerel yönetimlerin yarı meşru hale getirdiği durum, özellikle seçim zamanlarında tapular dağıtılarak tamamen legalize edilmiştir. 
Çarpık başlayıp çarpık devam eden kentleşme maceramızı incelemeye inşallah devam edeceğiz.

Ataöv, A., & Osmay, S. (2007). Türkiye’de kentsel dönüşüme yöntemsel bir yaklaşim. METU JFA, 2, 57.
Oktar, S., & Varlı, A. (2010). Türkiye’de 1950–54 Döneminde Demokrat Parti’nin Tarım Politikası. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 28(1), 1-22.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR