İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Şeb-i Arus

Şeb-i Arus

Şeb-i Arus deyince Hz. Mevlana, Hz. Mevlana konuşulunca herkesin ilk aklına gelen şehir ise Konya’dır. Konya benim hayatımda çok özel bir yeri olan dünyanın en güzel şehirlerinden birisidir. 
İlk üniversite yıllarım Konya’da geçti. İlk defa kardeşliğin, arkadaşlığın dostluğun hazzını doya doya yaşadığım yurtta (Selçuk Öğrenci Yurdu) kaldım. Hayatıma yön verecek olan kültür çalışmalarını bu yurtta yaptım. Hayatımda iyi olan, güzel olan, doğru olan ne varsa o yıllarda edindim. Hâsılıkelam Konya benim için son derece özel bir şehir…

Elbette yıllar sonra Konya’ya gidilirde gezmemek olur mu? Açık hava müzesi durumunda olan Konya, modern şehir anlayışı ile tarih iç içe. Bir şehir ancak tarihi doku korunarak bu kadar modernleşebilir, bu kadar güzelleştirilebilir. Şehrin temizliği, ulaşım kolaylığı, görevlilerin size her türlü kolaylığı göstermesi, birkaç bina dışında yatay mimariye önem verilmesi şehri bir başka güzelleştiriyor. Konya devasa projelerle dikkat çeken bir şehir haline gelmiş.
Bu vesile ile Konya Valisi Sayın Vahdettin Özkan’a ve Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Atay’a çok teşekkür ediyoruz. (Her iki makamıda şahsen tanımadığımı belirtmek isterim)  

Bir başka güzellik, mevcut ekonomik krizi fırsat bilen, bire-beş, bire-on, bire-20 kazanma hırsı ile yanıp tutuşan, fırsatçılık ve stokçuluk yapmak için her fırsatı kollayana değil, evine haram lokma götürmekten korkan, sadece maliyet artışlarını dikkate alarak zam yapan bir anlayışla, bir yaklaşım tarzı ile karşılaşmanın mutluluğunu yaşadık. Örneğin, gittiğimiz Gedevat Unlu Mamullerindeki ürünlerin fiyatlarını işletme sahibi Ahmet Kantemiz Bey’e sorduğumuzda aldığımız cevap bizi şaşkına çevirdi. “Siz ürünlerinize zam yapmıyor musunuz?” diye sorduk. Cevap ders niteliğindeydi. “Dayanabildiğimiz kadar yapmamaya çalışıyoruz. Un, yağ, şeker gibi maliyet artışları sonucunda yapmak zorunda kaldığımız zamanda minimum düzeyde yapmaya gayret ediyoruz. Kendilerine halk adına, dürüstlük adına helal kazanç adına teşekkür ederek ayrıldık. Ülkemizde güzel şeyler de oluyor. 

Ve Şeb-i Arus; Mevlevilikte, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefat ettiği gecedir. Hz. Mevlana, bu geceyi Rabbi’ne, kavuşma gecesi olarak düşündüğü için, “Düğün Gecesi” olarak da adlandırılır. 
Hz. Mevlana, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan (Yaratana Kavuşma)” der. Hz. Mevlana ölümü; “Allah’a dönüş” olarak yorumlar.  

Törenin yapılacağı Konya Kültür Merkezine girdiğimizde o muhteşem salonun manevi havasının sizi sardığını hissediyorsunuz. Ahmet Özhan’ın Konseri ile bu manevi hava bir üst seviyeye çıkıyor. Ve Özhan’ın ağlayarak konserini bitirmesi bizi bir başka âleme götürmenin hazırlığı gibiydi. 

“Sema” başladığında tam bir sessizlik hakimdi. Hz. Mevlana’ya göre Sema; Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sualine ruh zerrelerinin; “Evet Rabbimizsiniz” deyişlerinin sesini duymak, kendinden geçmek, Rabbine kavuşmaktır. Sema; Hz. Mevlana’nın ilhamıyla oluşmuş ve gelişmiştir. Kemale doğru manevi bir yolculuğu (Miracı), bir gidiş-gelişi temsil eder. Sema; “kulun hakikate yönelip, akılla, aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk’ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kâmil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür.” 

Yavaş yavaş müziğin o gönüllerde yankı bulan ahengiyle, büyük bir edep, müthiş bir saygıyla kollarını çapraz bağlayarak “Bir” rakamını temsil edercesine, Allah’ın “Bir ve tek “ olduğunu tasdik eden Semazenler, kollarını açarak, sağ eli ile dua eder gibi göklere, Hakk gözüyle baktığı sol eli yere dönük bir şekilde Sema etmeye (dönmeye) başladılar. Bu hareketleri ile sanki Hakk’tan aldıkları ihsanı halka saçıyorlar gibiydiler. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları kalpleri ile büyük bir sevgi ve aşkla kucaklar hissi uyandırıyorlardı. 
Semazenlerle birlikte sizi kuşatan manevi havanın etkisiyle o an bir başka âlemde hissediyorsunuz kendinizi. Sanki orada Sema yapan Semazenler değil, kendinizmiş gibi duygu yoğunluğu yaşıyorsunuz. Kalbinizde, ruhunuzda var olan en ufacık dahi olsa kötü düşünceleri atarak sanki Allah’ı duymak, hissetmek istercesine kendinizden geçiyorsunuz. 

Son derece sessiz bir ortam oluşturularak yapılan ve yedi bölümden oluşan bu “Semah”, Peygamberimizi metheden bir “na’t” yani “Na’t-ı Şerif” ile başladı. İkinci bölümde, Allah (c.c) kainatı yaratışındaki “Kün” yani “Ol” emri, üçüncü bölümde, her şeye can veren “Nefes’i yani Nefha-yı İlahiyye, dördüncü bölümde, “gizli ruhun diğer ruha selamı”, beşinci bölümde, “dört selam” temsil edildi. Altıncı bölüm, “Maşrık da Allah’ındır, mağrip de. Hangi tarafa dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır. Çünkü Allah Vasidir, Alim’dir.” (Bakara 2/115) ayetinin okunduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam etti.

 “Semah”, yedinci bölümde, bütün Peygamberlerin, şehitlerimizin ve bütün insanların ruhları için okunan Fatiha, devletimizin selameti için edilen dua ile son buldu. Semazenler, Sema mukabelesinden sonra kimseyle konuşmadan, tefekkür içinde çekildiler. 

Mevlana; “Sema Âşıkların gıdasıdır. Çünkü Sema’da, Allah ile buluşma hayali vardır.”der.
Sizlerle olan sohbetimizi bir Mevlevi Selamı ile bitirelim. 
Aşkınız Cemal Olsun, Cemaliniz Nur olsun, Nurunuz Ayn Olsun… 

 
    İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
    Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR