Sağduyunun mimarı Devlet Bahçeli
Sağduyu, zor zamanlarda soğukkanlılığı koruyup krizi en iyi şekilde yönetmektir. Krizi yönetmek için illa en tepedeki yönetici olmak gerekmez; insiyatif kullanmayı ve risk almayı bilmek gerekir. Konu siyaset olunca hâliyle krizlerin yönetimi de güçleşiyor, risk almak da… Ancak 21’inci yüzyılın ilk çeyreği Türkiye’sine sağduyusuyla damga vuran ve taraflı tarafsız herkesin beğenisini toplayan bir siyaset erbâbı var: Devlet Bahçeli…
Devlet Bahçeli, adı gibi Devletin timsali hâline gelmiş simge bir isimdir. Devletin bekası, sürekliliği, huzuru, güveni, uyumu, refahı gibi tüm meselelerde Devlet Bahçeli’nin mutlaka fikri alınmakta ve çoğu zaman bu fikirler belirleyici olmaktadır.
Bendenizin yolu çok yıllar önce Ülkü Ocaklarından geçmişti. Bunu her yeri geldiğinde gururla anlatırım. Zira ülkü ocakları, vatan millet sevdasının aşılandığı, şuursuzların şuurlandığı, gençlerin hayata hazırlandığı, gayet önemli ve gerekli eğitim yuvalarıdır.
Sayın Bahçeli MHP Genel Başkanı olduğunda ülkü ocaklarını elden geçirip çeki düzen verdi. Kınayıcılara ve kusur arayıcılara fırsat vermeyecek şekilde ocakları disipline etti. O günlerden itibaren ülkü ocakları beyefendiliğin, hanımefendiliğin, centilmenliğin de adresi oldu.
Ülkü ocakları geçmişim dolayısıyla Sayın Devlet Bahçeli’ye ayrı bir saygım ve sevgim vardır. Devlet Bahçeli deyince hemen hepimizin zihninde sözü dinlenir, ciddi, vakur, güvenilir, dürüst ve muteber bir devlet büyüğü canlanıyorsa emin olun bunun çok haklı gerekçeleri var.
Başta da belirttiğim üzere Sayın Bahçeli, zor zamanlarda cesaret isteyen ama bir o kadar da önemli olan kararlar almakta ve ağzından çıkan her sözün arkasında sonuna kadar dirayetle durmaktadır. Örneğin 24 Haziran Seçimlerinin zaman tayininde ve daha birçok seçim tarihinin tayininde belirleyici isim olmuştur. Belirlediği tarihlerin hepsi de ülkenin milli güvenliği için son derece kritik kararlar olmuştur. Demek ki Sayın Bahçeli, sadece sıcak gündemi değil, döviz spekülasyonlarından iç ve dış dinamiklere kadar birçok şeyi de hakkıyla gözetip takip eden bir şahsiyettir.
Fetullahçı Terör Örgütüne karşı da en büyük mukavemeti gösteren ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı FETÖ mücadelesinde yalnız bırakmayan kişi de Devlet Bahçeli’dir. Devletimizin FETÖ gibi kökleri ABD ve İsrail’e uzanan bir belayla amansız mücadelesinde böylesine dik bir duruş sergileyebilmek için adınızın Devlet Bahçeli olması gerekir.
Bir de geçmişlere bakmak gerekir. Geçmiş derken arşivlere, tarihe gömülen ama unutulmayan söylemlere, hafızalara kazınan eylemlere… Birçok siyasi figür günümüzde FETÖ’ye bulaşmayan kalmamıştır mealinde kendini ele verici laflar ederken dönüp de geçmişe baktığımızda Sayın Bahçeli’nin FETÖ’ye asla bulaşmadığını, bulaşmak bir tarafa her dâim karşısında sımsıkı durduğunu görüyoruz. FETÖ ile zerre miktarı olanların Partiden ayrılması için sık sık çağrıda bulunması da bunun bir göstergesidir.
Sayın Bahçeli, aynı zamanda son derece yetkin ve etkin bir yöneticidir. Baktı ki bir il teşkilatı veya bir MHP unsuru vatan millet işinde yan çiziyor, o da onların üstünü çiziveriyor. Güven konusunda açık vereni hiç allem kallem etmeden kapının önüne koyuveriyor. İlkeli olmak işte budur. Kendini kapı önünde bulanlarsa genellikle hatalarına, kusurlarına bakmadan yüzlerini buruşturuyorlar; hatta parti kuranlar da oluyor. Sonra bir bakıyorsunuz, “Devlet Bahçeli bunlara iyi ki kırmızı kart göstermiş” diyorsunuz. Feraset ve basiret sahibi devlet adamı olmak işte böyle bir şeydir.
Yeri gelmişken çekinmeden değinmek gerek. Meral Akşener vakası hepimizin malûmu. Kadın 90’ların muhteris kifayetsiz Doğru Yol Partisinin İçişleri Bakanı. Teröristbaşı Gülen’in sağ kolu Nurettin Veren belgeleriyle açıklıyor ve diyor ki: “Meral Akşener’i bakan yapması için Tansu Çiller’e tavsiye eden bizatihi teröristbaşı Gülen’dir.
FETÖ’nün yayın organı Zaman Gazetesi’nde çıkan 8 Ocak 2001 tarihli bir haberde Meral Akşener, teröristbaşı Gülen için aynen şunları söylemişti:
“Fetullah Hoca, yurt içi ve dışında birçok önemli hizmetlere öncülük etti. Suç unsuru olsaydı bu hizmetlerin önüne geçilirdi. Yok ki, hizmetler sürüyor. Belgesiz, mesnetsiz iddialar haysiyet cellatlığıdır.”
Her iktidara gelişinde ülkenin başına bin türlü bela açan DYP tarihe karışınca Akşener soluğu MHP’de aldı. Sandı ki MHP, DYP gibi bir parti. Hadi oradan… Devlet Bahçeli kimin ne olduğunu bilmez mi?
Nitekim Bahçeli Akşener’i de birtakım benzerleriyle birlikte kapının önüne koyuverdi. Neymiş efendim, Akşener Parti Başkanı olacakmış da hakkı çiğneniyormuş, estekmiş köstekmiş… Gören de elli yıllık ülkücü sanır, Parti’de bir şeyler başarmış, bir şeyler hak etmiş, elini bir taşın altına koymuş sanır… Tutturmuş Başkan olacağım da Başkan olacağım, Başkan olacağım da Başkan olacağım… 15 Temmuz’dan günler önce de mânâlı mânâlı “ben Başbakan olacağım, ben Başbakan olacağım” deyip duruyordu…
MHP’nin başında Devlet Bahçeli gibi sapasağlam biri olmasaydı bugün MHP’den eser kalmazdı. Ama daha da önemlisi Türkiye ne hâlde olurdu, onu kimse tam olarak kestiremiyor… Elinizi vicdanınıza koyarak şöyle bir bakın; bugün itibariyle MHP, gerçekten de siyasi huzurun ve istikrarın simgesi olmuştur. CHP kimlerin sözcülüğünü yapıyor, HDP fırsat eline geçtiğinde bu ülkeyi iki günde mi böler üç günde mi, az evvel nasıl biri olduğunu anlattığım Akşener’in partisi İP kimin ipinde oynuyor, Saadet Partisi hangi akla hizmet ediyor, Sayın Cumhurbaşkanımızdan sonra Ak Parti’nin geleceği ne olacak..? Cevabı büyük bir muamma olan bütün bu sorular elbette hepimizi tedirgin ediyor, huzurumuzu kaçırıyor. Tedirginliğimizi izale eden, huzursuzluğumuza sünger çeken yegâne siyasi yapı ise MHP ve Sayın Devlet Bahçeli’nin varlığıdır.
Bir de her tarafa çekilmeye çalışılan milliyetçilik var. Anayasada yazan Atatürk milliyetçiliğini en iyi yorumlayan ve milliyetçiliği bütüncül bir kardeşlik mayası olarak gören kişinin adıdır Devlet Bahçeli. O Devlet Bahçeli olmasa da birileri milliyetçiliği faşizm ya da nazizm olarak millete takdim etseydi iyi mi olurdu?
Bunca sebep saydıktan sonra ülkede sağduyunun mimarı Devlet Bahçeli’dir desem sanırım kimse itiraz etmez. Kaldı ki sayamadıklarım saydıklarımdan katbekat fazladır. O hâlde her iki cihanda da selam ve esenlik olsun saygıdeğer büyüğümüz Devlet Bahçeli’ye…
YA SEV YA TERKET
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.