Emrah ÖZCAN

Emrah ÖZCAN

Ruh sağlığımız bozuk mu?

Ruh sağlığımız bozuk mu?

MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis’teki grup toplantısında halkın maddi ve manevi sorunların yanı sıra ruhsal olarak zorluk yaşadığını söylemesinin ardından ruh sağlığı yasası tartışılır hale geldi. Tam toplumun ruh sağlığının git gide bozulduğunu farkına varılması güzel bir şey diyecekken, iktidar kanadından ruh sağlığı yasasının uzun zamandır gündemde olduğunu , “yasanın toplumun ruh sağlığı bozuldu, yasa çıkaralım” şeklinde okunmaması  gerektiği söylendi. İki tarafında kendine göre haklı olduğu konular vardır elbet.

Ruh sağlığı yasası çok kapsamlı bir konu. Psikologların, psikiyatrların nasıl çalışacağına kadar düzenleme getirecek bir yasa. Bahçeli’nin burada asıl vurgulamak istediği ise toplumun ruhsal olarak bir sıkıntı ve bozulma içerisinde olduğu. İktidar ve muhalefeti en azından bu konu bir araya getirir mi? Diye düşünmedim değil. Tüm siyasi partiler toplumun ruh sağlığının bozulduğunu kabul edip, elini taşın altına koyar mı acaba? Diye sormadan edemedim. Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz ama ülkede yaşanan ekonomik problemlerin, işsizliğin, hayat pahalılığının, gelecek endişesinin, geçim sıkıntısının; halkın üstünde hissettiği stres ve baskının toplumun ruh sağlığını ciddi derecede bozduğu kanaatindeyim.

Toplumun cidden ruh sağlığı bozuldu mu? sorusuna hayır diyecek siyasilerin de gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine arada bir göz gezdirmelerini öneririm. Son dönemlerde şiddet olaylarında ciddi oranda artışlar yaşanıyor. Aile içi şiddet, hayvana şiddet, otobüste şiddet, markette şiddet, okulda şiddet, kadına şiddet, işyerinde şiddet, sporda şiddet, trafikte şiddet, hastanede şiddet vs. sabaha kadar uzar bu liste.

Şiddet günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda. Aynı şekilde intihar vakalarında büyük bir artış var. Başkent sokaklarında hemen hemen her gün bir yerde intihar vakası ile karşılaşıyoruz. Ülke olarak sıkıntılı süreçlerden geçtik, halen geçiyoruz da. Bunun etkisi büyük fakat maddi ve manevi sıkıntıların etkisini de görmezden gelemeyiz.

Siyasi partiler kabul eder etmez. Bana soracak olursanız toplumun ruh sağlığı “ciddi” derecede bozuk. Bir baba 6 yaşındaki evladını ödevini yapmadı diye öldüresiye dövüyor evlat katili oluyorsa, üniversite öğrencisi not yüzünden hocasını katlediyorsa, ortaokul öğrencileri dahi birbirlerini bıçaklıyorsa, hasta yakınları doktorlara şiddete uyguluyorsa, kadın hastalarının çıplak videolarını çekerek internette paylaşan sapık doktorlar türüyorsa kimse bana toplumun ruh sağlığı yerinde demesin.

Palu ailesi gibi tecavüz, cinayet, işkence ve ensest ilişkilerin yaşandığı aile türleri ortaya çıkıyor, trafikte yol verme kavgası yüzünden cinayet işleniyor, evladının yanında hamile eşini katleden insanların sayıları artıyor, çocuk istismarcıları çoğalmaya başlıyor, fuhuş ve cinayet artık normalleşiyorsa, kimseyi toplumun ruh sağlığı yerinde diye ikna edemezsin.

Bunun nedenlerini de sadece iki üç konuya bağlamak doğru olmaz. Detaylı saha araştırması gerekli. Siyasilerin birbirlerine karşı kullandığı ayrımcı ve ötekileştirici dilin dahi bunda büyük etkisi var. Halk gruplara ayrılmış durumda. Siyasi düşüncelerden dolayı birbirlerine düşman gözüyle bakanlar var. Toplumsal bir çöküşün eşiğindeyiz. Ya önlemler alıp sorunları onaracağız. Ya da eşikten aşağı düşeceğiz.

Bunun sorumluluğu da tüm siyasi partilerdedir. Siyasi partiler suçu birbirlerine atmak ya da bu olayı kabul etmemek yerine sorunu kabul edip çözüm için birlikte hareket etmelidir. Milletvekilleri bu çöküşün farkına varıp ne gerekiyorsa bir an önce yapmalıdır. Aksi takdirde onarılması güç sorunlarla karşılaşacağız. Bunu görmek çok da zor olmasa gerek.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR