Referanduma farklı bir bakış açısı
İç Anadolu Birliği(İÇAN) Genel Başkanı İsmet Taş, 16 Nisan’da gerçekleşecek olan Anayasa Referandumu’nu gazetemize değerlendirdi. Referandumun çok abartıldığını belirten Taş, şiddete varan kutuplaşmadaki tehlikeye dikkat çekerek “Karşılıklı her türlü hakaret diz boyu.. Oysa ki, sonuçta bu bir halk oylaması, halk karar verecek. Herkes de çıkan karara saygı duyacak. Aslında olay bu kadar basit” dedi.
BIKMADAN ANLATMALI
İÇAN Başkanı İsmet Taş, insanların farklı düşünebileceklerini, bunlara saygı duyulması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi: “Haklı olduğumuz konuları bıkmadan usanmadan anlatacağız. Tek bir şartla. Hakaretten, şiddetten, muhatabımızı suçlamadan, baskı kurmadan, kendi inandıklarımızı anlatarak.”
REFERANDUMA FARLI BİR BARKIŞ AÇISI
İç Anadolu Birliği(İÇAN) Genel Başkanı İsmet Taş, şöyle konuştu: “16 Nisan 2017’de yapılacak olan Referanduma doğru giderken her zaman olduğu gibi bunu da abartıyoruz. Ayrımcılık, kamplaşma hızlı bir şekilde tehlikeli boyutta. Neredeyse kardeş kardeşi boğazlayacak. Karşılıklı her türlü hakaret diz boyu.. Oysa ki, sonuçta bu bir halk oylaması, halk karar verecek. Herkes de çıkan karara saygı duyacak. Aslında olay bu kadar basit.
Elbette farklı görüşlerimizi ifade edeceğiz. Hatta haklı olduğumuz konuları bıkmadan usanmadan anlatacağız. Tek bir şartla. Hakaretten, şiddetten, muhatabımızı suçlamadan, baskı kurmadan, kendi inandıklarımızı anlatarak. Beğenmediğimiz, düşüncesini, fikirlerini onaylamadığımız bir insan başımıza geçebilir. Öyle bile olsa, halkın kararına saygı duymak demokratik bir duruştur. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı veya Cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu topraklarda yaşayan herkes saygı duymak zorunda. Çünkü bu, bu ülkeye ve üzerinde yaşayan insanlara saygı duymak anlamına gelir.”
OYUNA GELMEYELİM
İÇAN Genel Başkanı İsmet Taş, bütün uyarılara rağmen, bu demokratik teamülü, kaosa, şiddete, ayrımcılığa çevirmek için fırsat kollayarak antidemokratik hale getirmek için uğraşan gruplar olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Halk olarak, hiçbir oyuna, tezgâha, kışkırtmaya gelmeden, demokratik hakkımızı özgür bir şekilde kullanmalıyız. Karar verirken de, kimin ne dediğine değil, gerçekleri bilerek, okuyarak, analiz ederek vermeliyiz. Algı operasyonları ile oyuna gelmemeliyiz.”
“DİKTATÖRLÜK” İDDİASI GERÇEK DIŞI
“Hayırcı” çevrelerde kimilerinin ısrarla “diktatörlük” iddiasında bulunduğunu hatırlatan Taş, öyle olup olmadığını anlamak için Cumhurbaşkanı’nın mevcut ile yeni düzenlemedeki yetkilerine bakmanın yeterli olacağını belirtti. Taş şöyle konuştu: “Örneğin, en çok üzerinde durulan, ısrarla halk oylamasından evet çıkması halinde bir diktatörlüğün oluşacağı, bütün hak ve özgürlüklerin kısıtlanacağı iddiası var. Öyle olup olmadığını Cumhurbaşkanı ile ilgili Anayasamızdaki değişikliğin önceki ve şimdi haline bakalım.
CUMHURBAŞKANI’NIN MEVCUT YETKİLERİ NELER?
Cumhurbaşkanının şuan yürürlükte olan Anayasamızdaki yetkilerine bir bakalım;
-Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu hariç hiçbir şeyle suçlanamaz.
-Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcılığına müracaat ederek bir partiyi kapatma davası açabilir. Anayasa üyelerinin bir kısmını kendi atadığı için bunu da rahatlıkla yapabilir. Yani istese parti kapattırabilir.
-Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan eder, Kanun Hükmünde Kararname çıkarabilir.
-Yüksek Öğretim Kurulu üyelerini ve Üniversite rektörlerini seçer.
-Kendisine bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu vasıtası ile yine aynı yöntemle dernek, vakıf ve ya herhangi bir kurumu kapattırabilir.
-Cumhurbaşkanı şu anki durumda istediği zaman Bakanlar Kurulunu ve Milli Güvenlik Kurumunu toplar başkanlık eder, istediği gündemi belirler. Almış olduğu kararlar tavsiye niteliğinde de olsa bile uygulamaya koyması hiç de zor değil.
- Hükümeti lağvedebilir, istediği bakanı azledebilir, istediği kurumu kendine bağlar.
-İstediği zaman Danıştay vasıtasıyla bütçeyi denetleme yöntemi ile hükümetin elini konulu bağlar, çalışamaz hale getirir. Sıkıyönetim ilan edebilir.
Bütün bunları yaparken de hiçbir şekilde soruşturma açılamaz, sorumlu tutulamaz.
Şimdi; “Bu Anayasa neyimize yetmiyor” anlayışı ile bu Anayasayı savunmak ne derece doğru?
Elbette Cumhurbaşkanı bu yetkilerini bu güne kadar Bakanlar Kuruluna Başkanlık etmek dışında kullanmamıştır. Burada önemli olan yetkilerini kullanıp kullanmaması değil, bu yetkilerinin olup - olmasıdır. Bu kullanmayacağı anlamına gelmez.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanını Meclis seçmekteydi. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından halkın seçmesi sağlanmıştır. Demokratik olan, demokrasinin gereği de buydu.
YENİ SİSTEM NE GETİRİYOR?
Şimdi de Anayasamızın değişen şekli ile yeni seçilecek Cumhurbaşkanının yetkilerine bakalım.
-Bugüne kadar halk olarak sürekli şikâyet ettiğimiz bir unsur var. Halkın iradesi TBMM’de yansımıyor diye. Yeni sistemde, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimi aynı anda olacağı için, halk isterse Cumhurbaşkanına verdiği oyu, Meclis seçiminde başka partiye verebilecek. Aslında yeni düzen ön seçimi de beraberinde getiriyor. Böylelikle Milletvekilleri parti liderine veya Başkana değil, halka karşı sorumlu olacak. Çalışmalarını parti baskısı olmadan rahat bir şekilde yapabilecek.
-Cumhurbaşkanı, yolsuzluk, rüşvet, vatana ihanet, Anayasa ihlali veya yasaları çiğneme eğilimi gösterdiği anda, Meclis'teki milletvekilleri kendisine biat etmek zorunda olmadığı için, anında bu suçlardan dolayı Meclis soruşturması açabilecek.
-Meclis, üye tam sayısının 5'te 3'ünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilecek. 600 milletvekilinden 400'ünün gizli oyu, Cumhurbaşkanı'nın Yüce Divan'da hesap vermesine olanak sağlayacak.
-Milletvekilleri bundan sonra Meclis'e gensoru önergesi veremeyecek. Bunun yerine denetleme, kanun çıkarma ve kanun veto etme yetkileri gelecek.
-Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse Bakanlar, Meclisin denetleme yetkisi gereği hesap vermek zorunda kalacak. Milletvekilleri herhangi bir bakanı Meclis'te hesaba çekebilecek.
-Meclis Cumhurbaşkanı'nın çıkarmaya çalıştığı kanunlarda yetki aşımı görürse veto hakkını kullanabilecek.
-Fesih durumunda bir tarafın feshetmesi, aynı zamanda kendisini de feshedeceği anlamına gelmektedir.
-Cumhurbaşkanını halk beş yıllığına seçecek ve Cumhurbaşkanı halkın % 51’inin desteğini almak zorunda olacak. Halk isterse Cumhurbaşkanına ikinci bir hakkı vermeyebilecek.
Hepinizin bildiği gibi, diktatörlükte; "seçim, halk oylaması, temel hak ve özgürlüklerin kullanılması, muhalefet ve hür basın"ın olması mümkün değildir. Oysaki bugün, bir kısım vatandaşlarımız ve basın, sabah- akşam Sayın Cumhurbaşkanına küfrediyorlar, hakaret ediyorlar. Açılan davalara baktığımızda, dünyanın en demokratik, en özgür ülkesinde bile rastlayamayacağımız hakaretler görürüz.”
ELBETTE Kİ KARAR "BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİNDİR"
İsmet Taş, yeni düzenlemede son kararı verecek olanın Türk milleti olduğunu da vurgulayarak “Bu topraklarda yaşayan, ülkesini, vatanını, milletini, bayrağını seven herkes, kardeşlik duygularını zedelemeden, kırmadan dökmeden demokratik haklarını kullanmalı. Kimse kimseyi tercihinden dolayı kınamamalı. Öncelikle, kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimiz kazanmalı” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.