Oruç Şeytanın Yollarını Daraltır
Oruç, ibadetler arasında yerine getirilmesi en zor olanlardan biridir. Zira oruç, nefsin en temel ihtiyacı olan yeme içme arzusuna set vurmaktır. Bunun sebebi ise insanın şeytan ve taifesi ile yapılan mücadelede galip gelmesini sağlamaktır. Şeytanın en büyük gücü insan fıtratında gizli olan şehvetlerdir. Bu şehvetler ise gücünü tokluktan alır. Bu konuyla alakalı olarak bir hadiste şöyle buyurulur: “Şeytan insanın damarlarında kanın aktığı gibi kolayca dolaşır.
Oruç tutarak şeytanın yollarını daraltınız” Bu hadis açlığın Şeytan ve nefisle savaşta en büyük yardımcı olduğunu açıkça ifade eder.
Günümüz insanların bir kısmı, modern hayatın getirdiği imkanlarla beraber rahat ve konfora köle olmuştur. Bir çok insan kötülüğünü bildiği halde sigara veya aşırı yemek veya daha da kötüsü alkollü içkileri kullanmak, uyuşturucu kullanmak gibi yeme-içme ile alakalı zaaflara mağluptur. Ramazan ayı iradesine tam hakim olamayan Müslümanlar için eşi bulunmaz bir fırsattır. Zira insan bir gün veya bir ay bir içeceği kullanmadan yaşayabiliyorsa bütün bir yıl da bunu içmemeğe sabredebilir. Bu sebeple oruç irade zaafı çeken Müslümanlara Allah Teâlâ’nın özel bir ikramıdır.
Ramazan ayı insana midesini ve şehvetini kontrol etmesini öğretir. Belki bu kontrolü hayatın diğer kısımlarına da ve zamanlarına da yaymak gerekir. Özellikle aile hayatımızda lüks harcamalardan kaçınarak alışverişlerimize de oruç terbiyesini kazandırmalıyız. Gerçekten ihtiyacımız olmayan ev eşyası olsun giyim kuşam olsun harcamalarımızı azaltmalı ve buralardan artıracağımız gelirleri daha hayırlı yollarda harcamalıyız.
Bilhassa gayri müslim ülkelerde yaşayan Müslümanlar için Ramazan ayı bir tebliğ fırsatıdır. Zira bu mübarek ayın gizemli ve çekici havası birçok gayr-i müslimi de son derece etkilemektedir. Belki onlar insanların kalplerini kafalarını ve midelerini birleştiren bir ibadetin eksikliğini her zaman hissederler. Yüce dinimiz İslam her konuda olduğu gibi ibadetler açısından da diğer bütün dinlerin kat kat fevkindedir.
İmamı Gazâlî rahmetullahi aleyh orucun daha çok “ibadet” boyutuna değinmiştir. İbni Arabî kuddise sirruhu ise orucun “Tahakkuk” yani insanı, ilahi hakikate eriştirme boyutu üzerinde durmuştur. Ona göre oruç hiçbir ibadete benzemez.
Allah Teâlâ kudsi bir hadiste şöyle buyurur: “Adem oğlunun yaptığı bütün ibadetler kendisi içindir. Ancak oruç müstesna. Oruç Benim içindir ve onun mükafatını ben veririm.”
Allahu Teâlâ diğer hiçbir ibadette olmayan bir şekilde orucu sahiplenmiştir. Bu sebeple kul, oruç tutarken bunu farkında olmalı ve bütün dikkatini Cenabı Hakk’a vermelidir.
Ayrıca İbni Arabî Hazretleri, Ramazan isminin Allah’ın Esma-i Hüsnasından bir isim olduğunu ifade eder.