Oruç bedenin zekâtıdır
Ramazan ayının süsü ile aydınlandı her yer. Teravih namazı ile şenlenecek şimdi tüm geceler. Rabbimize bizleri bir ramazan ayına daha sağlıklı bir şekilde eriştirdiği için sonsuz şükürler olsun. Bugün Ramazan ayımız içerisinde idrak edeceğimiz, sabrımızın yarısı, nefsimizi terbiye etme kapısı olan oruç ibadetinin üzerinde duracağım.
Oruç, sözlükte “Bir şeye karşı kendini uzak tutmak, uzak durmak” anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle; “Kişinin imsak vaktinden başlayarak iftar vaktine kadar bilinçli olarak bir amaç uğruna yeme ve içmeden ve yasak olan diğer hususlardan vazgeçmesi” oruç olarak tanımlanmaktadır.
Oruç ibadeti, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(sav)’in hicretinden 1 buçuk yıl sonra Şaban ayının 10. Günü farz kılınmıştır ve İslam’ın 5 şartından birisidir.
Peygamberimiz ramazan ayında tutulan oruç ibadeti hakkında “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır” buyurmuştur. Yine ramazan ayını “Başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennem ateşinden kurtuluş” diyerek belirten Peygamberimiz bizlere bu ayın önemini vurgulamıştır. Ramazan ayı, bağışlayıcı, rahmeti ve bereketi bol olan bir aydır. Birleştiricidir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı bu ayda yapılan her iyiliğin 1’e 10 sevabı olduğu söylenmektedir.
Peki, bizler bu ay içerisinde doğru ve salih bir şekilde orucumuzu nasıl tutacağız?
• Öncelikle sahura kalkmayı kendimize bir kural edinmeliyiz. Çünkü sahurda bereket vardır. Sahur sofralarımızın bereketi ve duasıdır.
• Oruca niyet ettiğimiz vakit kötü tüm huylarımızı kenara koymayı, kötü düşünüp kötü söylememeyi, kalp kırmamayı, dedikodudan uzak durmayı, az konuşup çok ibadet yapmayı kendimize çerçeve edinmeliyiz.
• Özellikle sadece aç kalarak oruç tutmamalı orucun tüm güzelliklerinden feyz ve bereketinden istifade edebilmek için ruhumuzu da namazla, Kur’an-ı Kerim ile doyurmalıyız. 5 vakit namazımızı, varsa kaza namazlarımızı, 11 ayda bir gelen teravih namazlarımızı kılmaya ve her gün en az 5 sayfa Kur’an-ı Kerim okumaya ve anlamaya özen göstermeliyiz.
• İftar sofralarımızı şatafattan uzak Allah’ın rızasını gözeterek ve hala dünyanın dört bir tarafında bize sunulan nimetlere ulaşamayanlar olduğunu düşünerek kurmalı ve israftan olabildiğince kaçınmalıyız.
• Bu ayda yaptığımız her ibadette bu yaşa gelene kadar yaptığımız hatalardan, günahlardan tövbe etmeli, düşünmeli ve her günü Kadir Gecesi’ymiş gibi idrak etmeliyiz.
Oruç bedenimizin zekâtıdır. Rabbim bizleri orucunu layıkıyla yerine getiren kullarından eylesin. Şükrümüzün arttığı, verilen nimetlerin yalnızca Allah’a ait olduğunu idrak ettiğimiz bu müstesna zaman dilimlerine kavuşturan Allah’a tekrardan hamdolsun. Tüm okuyucularımın Ramazan-ı Şerif’i mübarek olsun. Rabbim her birimizi bağışlasın, Ramazan bayramına bizleri arınmış ve bağışlanmış olarak giren kullarından eylesin.
Selam ve dua ile. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…