ORUÇ AÇ KALMAK DEĞİLDİR
Oruç, insanın kendisini sadece yemekten içmekten ve nefsinin arzularından alıkoymaktan ibaret olmamalıdır. Fakat oruç, maddi manevi arınmaya, aynı zamanda yaradılış gayesini hatırlatmaya vesile olmalıdır.
Allahü teala'nın rızasının dışında hiç kimsenin hatırına aç ve susuz kalınmaz. İşte oruç insana, kimin kulu olduğunu ve aslında nasıl bir insan olması gerektiğini öğretir.
Kul, bu "Yalan dünya" diye adlandırılan dünyaya niçin geldiğini, aslında görevinin ne olduğunu, neyle yükümlü olduğunu unutuyor bazen, oruç bunun hatırlanmasında önemli bir yer teşkil etmekte ve diğer ibadetler gibi kulun takvaya erişmesine vesiledir. Bu nedenle gaye aç kalmak değil Rabbin rızasını kazanmaktır.
Allahü teala Kur'an-ı Kerim de
" Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet) lere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede takvaya erersiniz." (Bakara/ 183)
Buyurarak orucun asıl gayesini açıklamaktadır.
Peygamber Efendimiz de orucu anlatan bazı hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor :
"Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, 'ben oruçluyum' desin. "(Buhari, Ebu Hüreyre)
" Kim yalan konuşmayı ve yalan - dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez". (Buhari Ebu Hüreyre)
Netice itibariyle oruç, akşama kadar midenin boş kalması değil; gönlün ve ruhun beslenmesi ve doyması demektir. Çünkü ruh ve gönül, bedenin aksine kişinin kendi nefsine değil başkalarına yaptığı iyilik ve yardımlarla, yapılan kötülüklere ve haksızlıklara sabretmekle beslenir. Bu da kişiye güzel ahlak, olgunluk ve takva yani, kulun Rabbini hakkıyla bilmesi ve O'ndan hakkıyla sakınmasını kazandırır.
İşte asıl gaye budur.
Selam ve dua ile....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.