Yusuf Akoğul
Orta Asya Cumhuriyetlerinde Entegrasyon Süreci Ve Türk Konseyi’nin Önemi (1)Orta Asya Cumhuriyetlerinde Entegrasyon Süreci Ve Türk Konseyi’nin Önemi (1)
Entegrasyon Girişimleri
SSCB'nin dağılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile beraber uluslararası ilişkiler alanında değişiklikler yaşanmıştır. Yeni bağımsız ülkelerin ortaya çıkmasıyla farklı politikalar uygulanmaya başlandı. Günümüzde uluslararası ilişkiler; ekonomik, siyasi ve kültürel işbirliğinin genişletilmesi ve derinleştirilmesi ile ve aynı zamanda küreselleşme sürecin yoğunlaşması ile karakterize edilen yeni bir döneme girmiştir. Bu çerçevede de uluslararası toplumda kimilerince küreselleşmenin oluşumunu engellemek amacıyla kimilerince ise onun gelişmesine katkı sağlamak amacıyla farklı entegrasyon girişimlerinde bulunulmaya başlandı. Bu entegrasyon girişimleri daha çok bölgesel seviyede gelişmiştir. Bu anlamdaki entegrasyon, devletlerin ortak kurumlar ve kurallar aracılığıyla aralarındaki işbirliğini yükseltmek için bir anlaşma içine girme sürecidir. Genellikle ulusal hükümetler tarafından geniş sosyo-politik ve güvenlik hedeflerine ulaşmak için kabul edilen ticari çıkarlar odaklı bir siyasi ekonomik girişim şeklini almış olmasına rağmen anlaşmanın amaçları ekonomik amaçlardan başlayarak siyasi ya da çevresel amaçlara kadar değişebilir.
Uluslararası entegrasyon girişimleri insanlığın tarihinde her zaman yer almıştır ancak farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Örneğin Avrupa Birliği’nin başarısı dünyanın başka bölgelerinde bulunan devletlerin de bir bölgesel entegrasyon girişimlerinde bulunmasını teşvik etmektedir. Bu çerçevede Avrupa dışındaki bölgesel entegrasyonu sağlamak amacıyla kurulan çeşitli girişimlere örnek olarak Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), Afrika Birliği (AU) ve güney Amerika’daki MERCOSUR verilebilir. Bunların yanında 1990’larda bağımsız olarak ortaya çıkan Orta Asya devletleri de kendi aralarında Sovyetler Birliği zamanında var olan bağı kaybetmemek ve ortalarında oluşan ekonomik boşluğu doldurabilmek amacıyla uyum ve bütünleşme girişimlerinde bulunmuşlardır.
Orta Asya Cumhuriyetlerinde Entegrasyon Süreci
Orta Asya bölgesi ortak din, dil ve tarihe sahip olan bir bölgedir. Buna ek olarak bölgedeki tüm ülkelerin Sovyetler Birliğinin çatısı altında 70 yılık bir dönemde beraber yaşaması, onların benzer kültürel değerler ve düşünce yapılarına sahip olmalarını sağlamıştır. Bunun yanı sıra, Orta Asya Cumhuriyetleri arasında sıkı ekonomik bağ söz konusuydu. Böylece, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Orta Asya bölgesinin gelişimi ve dünyada kendi yerini belirlemesi için uygun olan entegrasyon modellerinin aranması bölgenin kalkınma stratejisinin önemli bir unsuru olmuştur. Bunun doğrultusunda 1990’larda başlayarak Orta Asya devletleri bölgede birleşme ve bütünleşme sürecini gerçekleştirmek amacıyla üst düzey zirve toplantılarını başlatmışlardır.
Orta Asya bölgesi üzerinde yer alan 5 devlet arasındaki entegrasyon doğrultusunda ilk ilişkiler Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce başlamıştır. Bölge liderleri ortada var olan Aral meselesi ve su paylaşımı gibi problemleri çözmek amacıyla kendi aralarında toplantılar yapmışlardır. Bu bağlamda Orta Asya devletleri arasında 23 Haziran 1990 tarihinde Almatı’da ilk entegrasyon toplantısı gerçekleşmişti. Genel olarak ekonomik konulara dikkat eden bu toplantı ilk defa bölge devletlerinin Moskova’dan bağımsız olarak politika yürütmeye başlamaları açısından çok önemliydi. İkinci toplantı 15 Ağustos 1991’de Taşkent’te gerçekleşti, bir sonraki ise Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Aşkabat’ta yer aldı. Bu toplantıda Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ilk defa Merkezi Asya Birliği ve Türk Birliği’nin kurulması ile ilgili fikrini orta atmıştır. Cumhurbaşkanların bir araya gelerek yaptıkları zirvelerin sonucunda Merkezi Asya Ekonomik Birliği kuruldu. 1993 yılında Minsk zirvesinde Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Avrasya Ekonomik Birliği fikrini ilk defa diğer liderlerle paylaşmıştır. Kazak Avrasyacılığı olarak adlandırılan bu yaklaşım Kazak dış politikasının o dönemdeki çok önemli konsepti haline dönüşmüştür. Ama Orta Asya bölgesinin Kırgızistan dışındaki diğer devlet başkanları tarafından olumsuz karşılanmıştır. Hatta Özbek lideri Kerimov bu fikre tamamen karşı olduğunu ve bütünleşmenin Avrasyacılık yönünde gelişmesinin kendi bağımsızlıklarını zedeleyeceğini vurgulamıştır. Bundan dolayı Özbekistan Cumhurbaşkanı Kerimov 1995 yılında “Türkistan Ortak Evimiz” projesini Özbek kamuoyu ve siyasetçilerine sunmuştur. Daha sonra bu proje zirve toplantılarında gündeme gelmiştir. Kerimov’un bu projesinin asıl amacı Orta Asya devletlerinin bütünleşme ve birleşme sürecine Rusya’yı katmamak ve sadece beş ülkenin oluşturduğu bir birlik kurmaktı. Bunun sebebi Rusya’nın bölge lideri konumunda kabul edilmek istenmemesidir.