Okulları Sağlık Bakanlığına Bağlayalım
Şiddete karşı öğretmenleri, idarecileri kaderine terk eden Millî Eğitim Bakanlığından okulları alıp Sağlık Bakanlığına bağlayalım.
Kime karşı ve hangi sebeple olursa olsun, her türlü şiddete karşı olmamız gerekir. Şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarına karşı Sağlık Bakanlığının;
Emniyet çalışanlarına karşı, İçişleri Bakanlığının;
Adalet çalışanlarına karşı Adalet Bakanlığının gösterdiği duyarlılığı, verdiği tepkiyi Millî Eğitim Bakanlığından da bekliyoruz.
Geçenlerde Ankara'da meydana gelen ve biz eğitimcilerin, sonrasında yaşananları gıpta ile izlediğimiz bir olayı paylaşmak istiyorum.
Zekai Tahir Burak Kadın Doğum Hastanesi’nde, anne karnında ölen bir bebek yüzünden şiddete maruz kalan Başhekim olayına anında tepki veren Sağlık Bakanlığının tutumunu, olaya derhal müdahil olan Ankara Valisini ve sonrasında hukukçularla birlikte geniş katılımcılarla “ Şifa Vereni İncitme Çalıştayı" başlığı ile harekete geçen yetkilileri gıpta ile izliyoruz.
Büyük medeniyet yolculuğunda kararlı adımlarla yürüyen milletime ve devletime şunu hatırlatmak isterim.
Tarihe altın harflerle yazılmış büyük medeniyetlerin temelinde ne olduğunu bilmeyenler, dönüp tarihe bakabilirler. Orada göreceğimiz şey, öncelikle ve ilk sırada EĞİTİM olacaktır.
Sağlığa ve sağlık çalışanlarına, adalete ve adalet çalışanlarına, güvenlik ve güvenlik mensuplarına verdiğimiz değeri, eğitime ve eğitim çalışanlarına vermediğimiz sürece, büyük medeniyet hayalimizin peşinden koşar durur, hayalden öteye geçemeyiz.
Unutmayın, büyük medeniyet inşası için önce eğitim sonra adalet gelir. Bu ikisini muhkem bir şekilde tesis eden milletler, sağlık, güvenlik, kültür, sanat gibi diğer unsurları da güçlü bir şekilde inşa etmeleri daha kolaydır. Ama önce eğitim.
Diyeceksiniz ki: “Biz bunu zaten biliyoruz. Ve bu sebeple bütçeden en büyük payı eğitime ayırdık.”
Evet el hak doğrudur. Ama eğitimin başarısını devasa yatırımlara, büyük bütçelere endekslemek tek başına doğru bir bakış açısı değildir.
Bunların yanında, dünyanın en değerli işini yapan, eğitimin en büyük yükünü fedakarca omuzlarında taşıyan, eli öpülesi öğretmene en az “Fatih Projesine ” verdiğimiz değeri vermedikçe, itibarını ayaklar altına alıp paspasa çevirdiğimiz öğretmeni performans saçmalığı ile velinin, öğrencinin ayakları altına atmaktan vazgeçmediğimiz müddetçe, eğitimde hedeflenen noktaya gelmemiz mümkün değildir.
Bir hemşire, sağlık çalışanı, doktor, başhekim saldırıya uğradığında, ortalığı ayağa kaldıran Sağlık Bakanı gibi bir bakan istemek en doğal hakkımız. Ama maalesef, değil ortalığı ayağa kaldırmak, öğrencisi tarafından öldürülen okul müdürü olayının karşısında, konuyu gündemine dahi almayan bir bakanımız var.
Bu böyle olmaz, bu böyle devam etmez. Madem Türkiye'de “ Benim öğretmenim dünyanın en değerli işini yapıyor, o her şeyin en iyisine layık, sadece 24 Kasım'da değil, bir ömür başımızın tacıdır diyecek, ve bunun gereklerini yerine getirmede bütün zorlukları göğüsleyecek bir eğitimci bakan bulamıyoruz. Öyleyse okulları Sağlık Bakanlığına bağlayalım, belki o zaman başımız sıkışınca imdadımıza koşacak bir bakanımız olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.