Nerede ‘O’ eski İNSANLAR?
Her zaman “nerede” diye başladı mı bir cümle, aklıma hasret, özlem ve umut gelir. Çünkü “nerede” bir soru cümlesinin başıdır. Nerede diyorsanız özlemişsiniz demektir. Hasretle o günleri ya da o kişileri yad ediyorsunuz demektir. Ama ben şimdi farklı neredelerden bahsedeceğim.
***
Ramazan ayının başlamasıyla birlikte yaşı ortalama yaşın üstüne çıkmış insanların ağızlarında hep aynı söz “Ah! Nerede o eski Ramazanlar?” yani çocukluğundaki Ramazan aylarını yad eden insanlar kendileri yaşlandıkça geçmişe nerede sorusunu sormaktadırlar. O Ramazanları bu Ramazan’dan ayıran özellik nedir? Yine oruç tutuluyor yine sahur ve yine iftar… Peki farklı olan nedir?
***
İnsanlar yaşlandıkça çocukluk zamanlarını hatırlıyor ve o zamanda yaşayan yaşlı insanları özlüyorlar ama bu zamanın yaşlıları kendileri olunca da “nerede” sorusunu soruyorlar. O zamanda yaşayan yaşlılarda “nerede” sorusunu sormaktaydılar şimdi yaşayan yaşlılarda nerede sorusunu soruyorlar ve bizde yaşlanınca nerede sorusunu soracağız fakat bu zamanda asıl sorulması gereken soru “Nerede o eski Ramazanlar” değil, “Nerede o eski insanlar?” sorusu olmalıdır. Çünkü eskiden küçüklerine öğütler vererek yol gösteren yaşlı insanlar artık televizyon programlarında boy göstermeye başladılar. Televizyon programlarına çıkmaları bir şey değil en kötüsü de artık bir ayağı çukurda olan yaşlılarımız evlilik programlarında 70 yıldır bulamadıkları ruh ikizlerini arıyorlar. Bu zamana kadar bulamamış belki dünyadan ayrılırken onu bulma derdine düşmüşler. Oysaki “Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?"; yani, "Onu bulan her şeyi bulur. Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına belâ bulur” hadisi gerçekten her şeyi özetlemektedir. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin bir vecizesinde dediği gibi, “Allah’ı tanıyan ve itaat eden, zindanda da olsa bahtiyardır... O'nu unutan, sarayda da olsa, zindandadır, bedbahttır.” Sözü de o hadisi desteklemektedir.
***
Şimdi düşündüğümüzde “Her şeyi bulan insan Allah’ı bulamadıktan sonra neyi bulmuştur? Ya da her şeyi olan insanın Allah’ı bulması o bulduklarını ne kadar kıymetli yapar?” sorusunun cevabı işte o nerede sorusunun içinde saklıdır. Allah’ı bulan ve bilen insan için hep bir şükür ve ferahlık vardır. Allah’ı bulmalıyız ve geçmişteki nerede sorularını unutmalıyız.
***
Eski Ramazanlar ailenin topluluğu ve bütünlüğünün olduğu yerlerde hala devam ettiriliyor ve gerçekten eski Ramazanları merak ediyorsanız evlerinizin kapısını otuz gün boyunca herkese açın ve özellikle en yakın akrabanızdan başlamak üzere herkesi iftara davet edin ama lütfen misafirleriniz evinizdeyken televizyonlarınızı açıp da “Hani, nerede o Ramazanlar?” diye sormayın. Televizyonlarınızı kapatın ve tefekkür edin. İşte o zaman gerçek Ramazan’ın ruhunu yaşamış olacaksınız. O zaman nerede dediğiniz Ramazan sizi sarıp sarmalayacak v muhakkak sahurunuzu da birlikte yapmaya özen gösterin. Ramazan’ın ruhu birlikten yanadır. Tek başınıza geçirdiğiniz Ramazan’ın gerçekten bir anlam ifade etmediğini birlikte iftar yapıp sahura kalktıkça anlarsınız.
***
Ailece iftar çadırlarını ziyaret etmeyi unutmayın. Ramazan’da en az iki üç defa orucunuzu çadırda tanımadığınız Müslüman kardeşleriniz ile birlikte açın ve o zaman işte Ramazan’dan tat almaya başlayacaksınız. Ramazan ayının güzelliği paylaşmaktır. Sofranızı paylaşın ekmeğinizi paylaşın zamanınızı paylaşın ve en önemlisi ise sevginizi paylaşın çünkü bu güzel şeyler paylaştıkça çoğalır. Ramazanınızın hayırlara vesile olmasını diliyorum…Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.