İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Neden Kandırılıyoruz?

Neden Kandırılıyoruz?

Aldatmak, kandırmak, hile yapmak, olmayan bir şeyi olmuş gibi, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek vs. Bunların hepsine birden, “Sahtekârlık” veya “Dolandırmak” da diyebiliriz. 

Peki, bir insan neden dolandırır, neden dolandırılır veya neden sahtekârlık yapar? Neden dolandırıcılara inanılır?
Dolandırıcılık insanlık tarihi kadar eski bir “meslek!”tir. Son dönem Türkiye tarihindeki dolandırıcılara baktığımızda, gülsek mi, ağlasak mı bilemeyiz? Nasıl bir acınacak hale düştüğümüz ise ayrı bir konu.
Profesyonel dolandırıcıların halkı nasıl kandırdığına baktığımızda ne duyduklarımıza inanasımız geliyor ne de okuduklarımıza. 

Örneğin; Osman Ziya Sülün, namı diğer, “Sülün Osman”, Galata Kulesinden İstanbul Tramvaylarına, Kız Kulesinden Saat Kulelerine hatta şehir hatları vapurlarını bile satan dolandırıcılar kralı. Sülün Osman, sayamadığımız daha birçok şeyi sattı, satamadığı zaman da kiraladı! Uzun sürede yakalanmadı.
Diğer bir ünlümüz! “Raki” lakaplı Güney Zobu. “Çift kapılı dolandırıcılık” onun yöntemiydi. Döviz satmanın yasak olduğu dönemlerde döviz satmak bahanesiyle yüzlerce insan dolandırdı. Ön kapıdan girer arka kapıdan çıkardı. ABD Subayı kılığına girerek Süleyman Demirel ile uzun süre sohbet etmesi mizah dergilerine konu olmuştu. 
Peki ya Banker Kastelli! Unutulmayan ünlü dolandırıcılar listesine adını yazdırmayı başaranlardan. Yüksek faiz vadi ile 550 bin kişinin parasını topladı. Tabi kaçtı ama yakalandı.

Selçuk Parsadan’ı unutmak mümkün mü? Tansu Çiller ve Süleyman Demirel’i dolandırması ile ün saldı. Tabi mağdurları! Arasında sahne ve sinema sanatçıları da vardı. Süleyman Demirel’i, oyuncu Perihan Savaş adına arayarak para istedi. Tansu Çiller’i, Emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un sesini taklit ederek “Kemalistler Derneği”ne beş buçuk milyar para talep etti, örtülü ödenekten para hesabına yattı ama sonra yakalandı.
Saadet zinciri kuran, Titan Kenan olarak bilinen Kenan Şeranoğlu’nu ve Jet Fadıl lakaplı Fadıl Akgündüz’ü de zikretmeden geçmemek gerekir. 

Acı acı gülümsedik değil mi?

Günümüze gelindiğinde, dolandırıcılık güncelleşti! Artık dolandırıcıların yeni silahları “Dijital dolandırıcılık”. 
Çiftlik Bank da Mehmet Aydın (Tosuncuk), kripto para vurgunu yapan Thodex Firmasının Ceosu, Faruk Fatih Özer ve hayali kripto para üreterek dolandırıcılık yapan onlarca insan vs
Kısa bir, “Dolandırıcılık Tarihi”mize yapılanlara, başvurulan metotlara baktığımızda, “hadi canım”, “yok artık”, “bu kadarda olmaz” diye şaşkınlığımızı gizleyemediğimiz olaylar zinciri. Söylemiştik ya acınacak halimize gülsek mi, ağlasak mı?
Peki, ama neden aldatılıyoruz, kandırılıyoruz, bu kadar basit ve ucuz mu? 
Bu sadece, “Kolay para kazanmak” ve “Kısa yoldan zengin olmak istemek”, “kolaycılığa kaçmak, emek harcamadan para kazanmak”gibi bir takım, doğru ama “basit” yollarla açıklanamaz. Bu olaylar, kültür emperyalizminin getirdiği, toplumsal çözülmeyi hızlaştıran bir olaydır. İthal edilen diziler, filmler, kitap, dergi, mecmua ve internet oyunları ile bu yıkım hızlandırılmış, her türlü uyuşturucu madde cazip hale getirilmiş, “dolandırmak, çalmak” kısaca hırsızlık nerede ise basit sıradan cezalarla suç olmak çıkarır hale getirilmiştir. Kendi inanç ve değerlerimizden uzaklaştırılmanın yolları aranmış ve sürekli insanımızın, “nefsine” hitap edilerek, uzun bir süreçten sonra bu günkü duruma gelinmiştir. 
Kapitalist düzenin ilk mantığı, makyavelist bir anlayışla,“paraya hâkim olmak”tır. Elbette para daha sonra insanın hâkimi hale gelerek ona her şeyi yaptırmaktadır. Batı hayranlığının getirdiği, “Batılı olmak”, “Batılı gibi yaşamak”, “Batıya ayak uydurmak”, modernleşmeyi, çağdaşlaşmayı, medenileşmeyi Batı’da aramak bu “pisliklerin” üzerimize sıçramasının en büyük nedenleridir. 
Peki, o zaman yok oluşa giden bu yıkılışı durdurmak, layık olduğumuz toplumsal düzeni sağlamak, zor mu, imkânsız mı yoksa mümkün mü? Elbette mümkün?

“Haram yeme”, “Günah işleme”, “Kul hakkına tecavüz etme”, “hakkın olmayan hiçbir şeye el uzatma”, “mümin, elinden ve dilinden hiç kimseye zarar gelmeyen insandır”, “Hakkı gözet, hakikatten vazgeçme”, “iyiliği emret, kötülüğü yasakla”, “İnsanlığa hizmet etmek İslam’a hizmet etmektir.” “Hak, hukuk ve adaletten ayrılma”, “Kimsenin malına, ırzına, namusuna göz dikme”,”helal lokma ye helal kazan” vs. Bunları çoğaltabiliriz. Bunlar bizim insani ve İslami değer yargılarımızdır. 

İşte bütün bu vurgunun, soygunun, kandırılmanın, aldatılmanın, dolandırılmanın, sahtekârlıkların nedenleri bu değer yargılarımızdan fersah fersah uzaklaşmamız hatta bu değer yargılarını hayatımızdan çıkartmamızdır. 
Şayet toplumsal birliği ve dirliği sağlamak istiyorsak, aile düzenimizi muhafaza etmek ve korumak arzusunda isek, bütün sahtekârlıklara son vermek istiyorsak, İslam’ın değer yargılarına, kural, ilke ve prensiplerine sımsıkı sarılmamızın bütün problemlerin çözümü demek olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. 
Selam ve dua ile…

İsmet TAŞ – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR