Ne Yaparsanız Yapın Döndüremeyeceksiniz!
Önümüzdeki süreci iyi okuyup analiz etmeliyiz. 2013 yılının Mayıs ayında gezi olaylarının ilk günlerinde Türkiye ve Mısır’ın artık boyunu aştığını hisseden dış mihraklar kendilerine ayak bağı olmaması adına iki ülke hükümetlerini devirmek için her türlü girişimde bulunulmuştu. Mısır’da bu kirli oyun tutarken, Türkiye’de ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı.
Bundan çok geçmeden hem paralelciler hem de bölücü terör örgütü PKK’lılar tarafından dillere pelesenk olmuştu. O zaman gezicilerin içerisine iyice sinmiş pusuda bekliyorlardı. Gezicileri sempatik göstermek adına her türlü yola başvuruyorlardı.
Mısır’da Mursi yönetimi kanlı bir darbeyle devrilirken, dış mihraklar bu ülke üzerinden uluslararası alanda muhataplarına adeta boylarından büyük işlere kalkışmayacakları yönünde bir mesaj vermişti.
Olayın Türkiye boyutunda ise işler arzu ettikleri şekilde tamamlanmadı. Gezi olaylarının hedefinde Erdoğan’ın liderliğindeki iktidarı indirmekten başka bir şey yoktu. Bu girişimlerin hiçbirinde de başarılı olamadılar.
İletişim kampanyasının temel mesajı, her hal ve şartta "Erdoğan'ı şeytanlaştırmak"tı.
Sadece Türkiye'de değil, Ortadoğu bölgesinde cereyan eden önemli gelişmelerde Erdoğan'a mutlaka bir siyasi maliyet çıkarılmaya çalışıldı. Yıllardır siyaset sahnesinde olan ve 10 yılı aşkın süredir Türkiye'yi yöneten Erdoğan'ın mizacı ve siyasi kimliği yeni keşfediliyormuşçasına konuşulmaya başlandı. O dönemde yürütülen Erdoğan karşıtı propagandanın merkezine "Erdoğan'ın otoriterliği" kondu.
Aradan çok geçmeden Erdoğan’ı devirmek adına yeni bir plan devreye sokuldu. Bu görevi üstlenen paralelciler devreye girdi. Onlar da başarısız oldu. Daha ilk aşamada ülke içine sinmiş kirli yapı bir bir deşifre oldu. Erdoğan'ı yolsuzluklar üzerine bina edilmiş çetenin başı gibi takdim ederek ulusal ve uluslararası alanlarda yapmaya devam ettiler halen de ediyorlar.
Geziciler, Paralelcilerden sonra şimdilerde 3’üncü plan olan PKK devreye sokulmuş durumda. “Erdoğan’ı devirme ihalesini”ni şimdi onlar üstlenmiş durumda. , 7 Haziran seçimlerine giderken bütün gayretini “Seni Başkan Seçtirmeyeceğiz” çıkışıyla ilan ettiği günden bu yana Selahattin Demirtaş’ın söylemlerinden ortaya çıkarabiliriz.
Demirtaş, Erdoğan karşıtı kimliğin Erdoğan düşmanlığına doğru sivriltilmesi noktasında elinden gelen bütün taşları oynadı. Gelgelelim PKK, tarihinde hiç karşılaşmadığı kadar etkin bir askeri operasyonla karşı karşıya kaldı ve başarı elde edemeyeceğini gördü. Bunca uğraşta hedefe konan, Erdoğan'ın şahsi kariyeri değildi elbette. Erdoğan neyi temsil ediyorsa, Erdoğan'a kim destek veriyorsa hedefe konan oydu.
Bütün şer ittifaklarının ellerindeki tek dayanağı katliamlar ve terör eylemleri. Ellerinde çünkü hiçbir şey yok. Yeni bir seçime doğru giderken bu kanlı girişimler üzerinden siyasi rant devşireceklerini düşünüyorlar. 2013 yılında yapılan ihalenin devamına yatırım yaptıkları ortada. Bu süreçten sonra "Türkiye boyundan büyük işlere kalkıştı" diyen kafaya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözüyle seslenmek lazım. “Vatansız insan köksüz insandır. Köksüz insan da rüzgârın önünde savrulan yaprak misali nereye gideceği belli olmayan bir varlığa dönüşür.” Yani işin özü ne yaparsanız yapın bu ülkeyi çıktığı kutlu hedeflerden döndüremeyeceksiniz!
Günün Sözü: Varlığınızda kıymetinizi bilmeyenleri, yokluğunuzla terbiye edin. / Mevlâna
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.