4 Temmuz 2019 tarihinde Çin’de G20 Liderler Zirvesine katılan Sn. Cumhurbaşkanımız dönüşü sırasında Pekin Büyükelçiliğimizde yaptığı basın toplantısında Doğu Türkistan meselesini de Çin yetkilileriyle ele aldığını belirterek şu açıklama da bulundu:

Görüşmemizde Doğu Türkistan ve Uygur konusunu da ele aldık. Bu meselede karşılıklı hassasiyetleri dikkate alarak bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum. Ancak bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar da Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yansımalara neden oluyor. Bu konuda istismarlara fırsat vermemek lazım. Bunlar üzerinden bu tür istismarları yapanlar, bir tür rant elde etme gayretine girenler ne yazık ki işin büyük ölçekte Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir karşı devletle ilişkilerini düşünmeden duygusal bazı hareketler içine girerek bedelini, faturasını gerek kendi soydaşlarına gerekse Türkiye Cumhuriyeti devletine ödetiyorlar. Atacağımız başka adımlar da var. Gerekirse Türkiye'den Doğu Türkistan'a bir heyet gönderilmesi noktasında buna da açık olduğunu söyledi. Gelsinler, gezsinler, baksınlar” dedi.

Sn. Cumhurbaşkanımızın yaptığı bu açıklamadan sonra Doğu Türkistan’a gidecek heyetle alakalı hala bir gelişme olmadı. Üzerinden beş ay geçmesine rağmen bu mesele hiç yaşanmamış gibi unutulup gitti. Anladığımız kadarıyla Çin tarafından gelen, bu teklifin değerlendirilmasi elzemdir yoksa Çin Hükümeti’nin “biz davet ettik siz gelmediniz demek ki Doğu Türkistan sizin derdiniz değilmiş ve burada zulüm olduğuna gerçekten inansanız gelirdiniz” şeklinde terennüm edeceği cümlelere muhatap olacağız. Hususiyetle davetin Çin tarafından gelmesinin Sn. Cumhurbaşkanımızın da dile getirdiği devletlerarası hukuka zarar vermeyeceği ve orada yapılan incelemeyle yeni bir Çin politikası belirlenmesi ve bu işin dünya kamuoyuyla paylaşılması hususunda önemli argümanlar elde edilmesi de Doğu Türkistan davasını bambaşka bir noktaya taşıyabilir.

Bu heyetin gitmesiyle Türkiye’de ve dünyada Doğu Türkistan davasının daha gür bir sesle duyulacağından şüphe etmemekteyim. Özellikle heyet oluşturulurken de Türkiye’de farklı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının bu heyete dahil edilmesi, Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızdan bölgeyi bilenlerin de heyetin içinde bulunması son derece önemlidir. Sn. Cumhurbaşkanımızın, bizim büyük bir zulüm olduğunu bildiğimiz fakat Çin’in reddettiği Doğu Türkistan meselesini çözmek bağlamında bu heyetle birlikte çok büyük bir imkanı vardır. Sn. Cumhurbaşkanından ricamız bir an once bu heyetin oluşturulması ve Doğu Türkistan’a gönderilmesi husundaki talimatları vermesidir.

Doğu Türkistan Türk’ün ve Türklüğün namus davasıdır!