Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Ne kadar? Nereye kadar?

Ne kadar? Nereye kadar?

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) diyor ki, bu yılın ilk çeyreğinde küresel borç seviyesi 217 trilyon dolar. Bu bir rekor ve söz konusu miktar, tüm dünyanın 1 yıllık ekonomik döngüsünün %327’sine tekabül ediyor.
Kısacası, insanoğlu 1 üretiyorsa, 3 tüketiyor. Aradaki farkın kemiksiz yağsız net ağırlığı işte bu 217 trilyon dolar.
Bu makas yeni açılmadı. Ancak, bu yıl ki raporda ‘borç çevirme riski yüksek’ denilen gelişmekte olan ülkelere aman dikkat uyarısı yapıldı.

SENİN BENİM PARAM

Bunun farkında olmak, bunları bilmek lazım. Zira, bu paralar dünyanın neresine giderseniz gidin vatandaşın cebinden çıkar.
Kazandığın paranın bir kısmını vergi olarak devlete verirsin, devlet de senin yerine o parayı toplu şekilde sermayeye aktarır, bir kısmıyla da kendisi hizmet verir.
Cebindeki paranın bir kısmını da doğrudan tüketim amaçlı yine sermayeye bırakırsın. Karşılığında verdiğin şey ise emek ve zamandır. İşçi de olsan böyle, esnaf da olsan böyledir esasında.
Memnuniyetin ölçüsünde oy verir ya da ürün/hizmet satın alırsın, olmadığın zaman da ona göre rey verirsin.

OYNAYARAK KAZANILIYOR

Borcun giderek büyümesinin temel sebebi, parayla oynanmasından ileri geliyor. Amerika dahil birçok ülke, üretip para kazanmak yerine, parayla oynayarak parayı büyütmeyi tercih etti. Biz de bunlardan biriyiz.

Nasıl oluyor bu iş? 

100 bin TL nakit paranız var diyelim.
Bu parayı yastık altında saklayacak haliniz yok.
Gidip bir bankada vadeli hesaba yatırıyorsunuz. Akşam bakıyorsunuz internet şubesinden, vadeli mevduatınızda 100 bin TL gözüküyor.
Ancak alkol nasıl şişede durduğu gibi durmuyorsa, para da o ekranda durduğu gibi durmuyor.
Banka senin verdiği o 100 bin liradan %10 kadarını tutuyor ve (bu oran değişebilir, merkez bankası bunu belirler) geri kalan %90’ını götürüp başka bir vatandaşa kredi olarak veriyor.
Krediyi yani senin 90 bin liranı alan vatandaş, bu parayla altına gıcır bir araba çekiyor. Bilmem kaç ayda o parayı bankaya ödemek kaydıyla.
Peki senin para nerede? Senin para, arabayı satan arkadaşta artık. Peki o ne yapıyor. O da parayı yastık altında saklayacak değil ya! Götürüp bankada yine vadeli hesaba yatırıyor.
- Yani sen ekranda 100 bin TL görüyorsun, bir aylık vadeli hesabında.
- 2. arkadaş senin paranla, altına 90 bin liralık araba çekti ve bunun için o bankaya 10 bin TL ödeyecek 36 ayda.
- 3. arkadaş ise, internet şubesinden bakınca 90 bin lira görüyor hesabında.
- Bankanın kasasında ise 100 bin liralık nakit var ve 36 ay sonunda 110 bin TL almış olacak.
Yani senin 100 bin lira paranla, 400 bin liralık bir nakit hacmi oluştu.
Bu sadece 3 kişinin döngüsü. Şimdi bunu binlerle, milyonlarla çarp.
Ve biz bunu ekonomide canlanma olarak tarif ediyoruz. Öyle mi cidden?
Diyelim ki gidip bankadaki 100 bin liranı çekmek istedin. Aynı anda arabayı satan adam da parasını çekmek istedi. Diğeri de, öbürü de, hepimiz hücum ettik.
İkinizin bankada alacağı toplam 190 bin TL
Ama bankada 100 bin TL nakit var. Haliyle banka batacak. Banka batınca herkesin parası yanacak.

BÜYÜMEK GÜZEL DE…

Bu senaryo ve benzeri türevlerle gerek bizde gerek dünyada yaşanan ekonomik krizlerin haddi hesabı yoktur.
Dünyadaki birçok ülkenin ekonomisi bu döngü üzerinden daha hızlı ve kaygan bir zemin üzerinde büyür. Bugün oluşan 217 trilyon dolarlık borçtaki aslan payının gelişmekte olan ülkelere ait olmasının sebebi budur.
Çünkü tüm politikacılar büyümeyi sever. 
Büyümek için de borçlanmak gerekir.
Borçlandıkça da finans sektörü ve faizin mahkumu olursunuz.
Bağımsızlığınız sermayenin iki dudağı arasına sıkışır kalır.

NEREYE KADAR?

Vergi rekortmenleri listemize bir bakın. Bir tane üretici yok.
Başı çeken bankalar %40 yaptı. Kamu kurumları, yapı firmaları, enerji ithalatçıları, komisyoncular vs.
Üstelik bunların da, devlet eliyle yaptırılan yatırımların finansmanı sayesinde bu kadar kâr yaptığı söyleniyor. İyi de nereye kadar böyle gidecek?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR