Davamız, ideolojimiz ve İslamiyet
İdeoloji anlayışımız, davamız nedir ve İslamiyet bunların neresinde yer alır? Bu soruyla başlayacağız bugün. Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlardan biride Türk gencinin hedefinden, gayesinde uzaklaştırmak, onu yabancı ideoloji ve fikirlerin kargaşasında boğmaktır. Bu yazım da davamızdan, ideolojimizden kısaca bahsedeceğim.
Ülkemizde, öyle bir kavram kargaşası oluşturulmuş, beyinler öyle yıkanıp saçma sapan şeylerle doldurulmuş ki, Türklük ‘ten söz ettiğimiz zaman ırkçılıkla, İslamiyet’ten söz ettiğimiz zaman millet düşmanlığı ile itham da bulunulmanız pek mümkün ve pek kolaydır. Hatta daha ileri giderek, Türklük ‘ten bahsedecek olursanız faşist (!), İslamiyet’ten bahsedecek olursanız gerici (!) olmanız muhtemeldir. Fakat bu ithamlarda bulunanlar, din ve milletimizin, en az bin yıldan beri, birbirleri le ne kadar kaynaşmış olduğunu görmeli, milletimizin teşbihi ile “beden ve ruh” durumuna gelmiş olduğunu idrak etmelidirler.
Türk Milleti, yüzyıllardan beri, İslamiyet’i hem bir din hem de bir ideoloji olarak benimsemiş, kendi kültür ve medeniyetini, bu ruh ve iman ile yoğurmuş, İslamiyet’i kendisine dava kılmış bulunmaktadır. Günlük hayatımızın her safhasında, her anında İslamiyet’i görmek ve idrak etmek pekâlâ kolaydır. Ayrıca, tarih, Türk’ün İslâm’la, İslâm’ında Türklük ile güçlendiğini, inkâr edilemez bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu gerçeği düşmanlarımız kadar milletimiz ve gençlerimizde biliyorlar. Bu nedenden dolayı, Türk’ün ve İslâm’ın düşmanları, din ve milletimizi birer karşıt-tez biçiminde ortaya koyarak çatıştıramayacaklardır. Bu oyun ortaya çıkmış ve artık bitmiştir. Çağdaş Türk-İslâm Ülküsünün bayrağı, bütün haşmeti ile Türk Milleti’nin neferlerinin ellerinde, yine yükselmeye başlamıştır.
İslâm’dan önce cihan hâkimiyeti davasını güderek, insanlığa hak ve adalet götürülmeye memur edildiğine inanan, zalim yöneticilere karşı, Tanrı’nın kırbacı olan ve Tanrı-Kut geleneğinden gelen, Türk, İslamiyet’le şereflendikten sonra, bu ülküsüne âlemşümul ( evrensel) bir karakter kazandırmıştır. Böylelikle, Müslüman- Türk, asırlardan beri, bütün sahte mabutları, zalim yönetimleri yıkmak, yeryüzünde, Allah ve Resulünün istediği adalet ve huzuru gerçekleştirmek üzere ve “ilây-ı kelimetullah ve nizam-ı âlem için”, mukaddes bir savaş vererek yücelmektedir. Milletimizin, bu kimliğini ve davasını çok iyi bilip, yaşamımızı bu bilinçle devam ettirmeliyiz.
Türk milliyetçiliği, İslâm’ın iman ve şuuru içinde yücelmeyi amaç edinen ve Türk’ün mutluluğunu burada arayan bir harekettir. Bu bir varsayım veya iddia değil, milletimizin vicdanında yatan bir gerçektir. Türk’ü tanıyanlar bunu da bilirler. Fakat Müslüman- Türk’ün bu hususiyetini, nakde ve oya dönüştürmeye çalışan istismarcı çevreler bertaraf edilmelidir. Bu hususiyetimiz, milli şahlanışın aşk ve hamle kaynağı haline getirilmelidir. Hiç şüphesiz, İslamiyet, kendine sarılan kadroların, ihlâsı ölçüsünde onların yücelmesine yardım edecektir.
Diğer taraftan İslamiyet, yüzyıllardır, Türk kültür malzemesine biçim veren, medeniyetine orijinal bir terkip kazandıran bir ruh ve mimar durumundadır. Rus asıllı Amerikan sosyolog P. Sorokin’in ifadesi ile İslâm, en az bin yıldan beri, Türk kültür ve medeniyetinin üst sistemi olmuştur. Sakat bir eğitim politikası ve yanlış bir lâiklik anlayışı yüzünden, kitlelerin İslâm’a yabancılaşma tehlikesi doğmuştur. Bu yüzden ülkemizde, birden bire felsefî ideolojiler, yabancı doktrinler çoğalmıştır. Avrupa’da bu ideolojilerin doğması sosyo-ekonomik şartlardan ve Hristiyanlığın çağdaş insana yetmemesinden kaynaklandığı halde, bizde ise İslâm’ın öğretilmemesinden kaynaklı olduğu düşünülmelidir.
Fakat İslamiyet, hiçbir din ile kıyaslanamayacak kadar ileri, bilimsel verilere açık, dinamik, birleştirici ve kaynaştırıcı bir sistem getirmektedir. İslamiyet, kapitalizm, komünizm, sosyalizm, faşizm ve nazizm vs. gibi yabancı ideolojilerin saçtığı zehirleri yok edecek bir panzehir ve hayat kaynağıdır. Bu noktada şunu da belirtelim ki, Türk Milleti’nin ve dolayısıyla Türk milliyetçiliğinin âlemşümul davası ve ideolojisi, Allah ve Resulünün davasıdır bunun adı İslamiyet’tir. Aksini iddia edenler, Türk milliyetçiliğini ya tanımamakta ya da bühtan ( iftira) etmektedirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.