Muharrem ve Aşura
26 Aralık 1925’de İslâmî usulde kullanılan ezanî saat düzeni ve hicrî-rumî takvim kaldırılarak Avrupaî tarzda nasranî takvime geçildi. Hicrî takvime göre yeni bir yıla girdik. Hicrî takvim 1 Muharremde başlamaktadır. Yeni yılın ailemize, ülkemize ve tüm İslâm âlemine hayır, bereket ve barış getirmesini niyaz ediyorum.
Yeni Hicrî yıl dolayısı ile bir nokta üzerinde düşünmekte yarar var. Miladi takvimin yılbaşısı, yani 1 Ocak yaklaşırken Müslüman olan ülkemizde son derece dikkati çeken hazırlıklar yapılmakta ve günlerce sürmektedir. Adı Müslüman ama Hristiyanlığa ait yılbaşına ait tüm gelenekler yerine getirilmektedir. En dindar firma sahipleri bile dükkânlarının vitrinlerini günün anlamına göre tezyin etmekte, müşterilerine yılbaşı hediyeleri göndermektedir.
Kâinatın Efendisi, varlık sebebimiz Hz. Peygamber (s)’in 1436 yıl önce Mekkeli müşriklerin baskı ve zulmünden, Yesrib (Medine)’e hicret etmişti. O kutlu yürüyüş biz Müslümanların takvimlerinin başlangıcı olarak asırlarca kullanıldı ve hala kullanılmaktadır. Millet iradesine aykırı olarak bir gecede takvimimiz terkedildi ve Nasranîlere uyum sağlandı.
Takvim değişikliğinin arkasından geçen yıllar, yeni Hicrî yılın gelişini, ne anlama geldiğini bize unutturdu. Toplum olarak acayip bir hafıza kaybı yaşıyoruz. Öz değerlerimize ve kimliğimize yabancılaştık. O sebeple çok önemli bir hadisenin yıldönümü toplumsal bir gösteriye dönüşmedi. Ne ana caddelerde, ne basında yeni yıl kendisini hissettirmedi. İşin bilincinde olan birkaç Müslümanın internet ortamında cılız tebrikleşmeleri dışında yeni yılın gelişi fark edilmedi. Ama buna rağmen Muharrem ayının onuncu günü olan “Aşure” geleneği yaygın bir şekilde ve titizlikle yerine getirilmektedir. Hatta 1 Muharrem’den esirgenen ilgi fazlası ile aşureye gösterilmektedir. Arada ki bu tezatı nasıl açıklamalı?
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde “İrtica” zarfı ile din, yani İslâm öncelikli düşman olarak yeni nesillerin zihnine kazınmıştır. Buna rağmen, Hristiyanlık batı zarfı içinde ilericilik olarak sunulmuştur. İslâm’a ait semboller aşağılanmış ve bizzat müminlerin gözünde aşağılanmış, hatta alay konusu olarak lanse edilmiştir. İnsanlar dinlerini öğrenmekten men edilmiş, camileri kapatılmış, ezan yasaklanmıştır. Böylesi vahim ve karanlık dönemin sonunda yetişen nesiller bugün hicri yılı değil kutlamak, gelişinden bile haberdar değillerdir. İki sebep gösterilebilir. Yeni yıla ekâbirlerin, basınının, kanaat önderlerinin konuya duyarsız kalması, ikincisi insanlarımızın temel dinî bilgilerden yoksun bırakılmasıdır.
1 Muharrem Hicrî yılbaşına gösterilmeyen ilginin aşureye gösterilmesini nasıl açıklamak gerekir? “Ben Müslümanım” diyen insanların temel dini bilgilerden yoksun yetişmeleri ve din anlayışının folklor olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır. Aşura dini bir görev değil, folklorik bir gelenek olarak algılanmakta ve yaygınlaşmaktadır. Hatta resmi kurumlar bile artık aşura ikram etmektedirler.
Aşure nedir?
Âşûrâyı on sayısı ile ilgili olan aşr ve âşir veya develerin güdülmesiyle ilgili ışr kökünden türemiş Arapça bir kelime kabul edenler olduğu gibi, bu dilde “fâûlâ” vezninin bulunmadığını ileri sürerek İbrânîce’den geldiğini söyleyenler de vardır. Fakat âlimlerin çoğu bu görüşe katılmamakta, kelimenin Arapça asıllı olduğunu benimsemektedirler.
Âşûrânın menşeiyle ilgili bazı tarih, hadis ve fıkıh kitaplarında yer alan haberler, bu günü Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edildiği, Hz. Yûnus’un balığın karnından çıkarıldığı, Hz. Mûsâ ve Îsâ’nın doğduğu, Hz. Süleyman’a mülkün verildiği, Hz. Dâvûd’un tövbesinin kabul edildiği, Hz. Peygamber’in geçmiş ve gelecek bütün günahlarının affedileceğine dair kendisine Allah tarafından teminat verildiği ve Mekke’den Medine’ye hicret ettiği gün olarak tavsif ederler.
Âşûrâ’nın İslâm tarihinde siyasî bir yönü de vardır. Hz. Hüseyin’in 10 Muharrem 61’de (1 Ekim 680) Kerbelâ’da şehid edilmesinden sonra Şîa için bu tarih önem kazanmış ve Hz. Hüseyin’in intikamını alma ahdinin tazelendiği bir matem günü olmuştur. Şiîler’in her yıl dövünerek, kendilerine işkence yaparak tutmaya başladıkları bu matem orucu Şiî-Fâtımîlerin bir mezhebî ritüelleridir.
Hicrî yeni yılınızı aşuranızı tebrik ediyor, bereketli olmasını diliyorum.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
Resûlullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki: “Kim ailesine aşure günü geniş (cömert) davranırsa Allah da ona senenin geri kalan günlerinde cömert davranır” (Beyhaki Şu’abu’l-İman, 3, 365)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.