MUHARREM AYI VE YAVM-İ AŞURA
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”
Her dinin, milletin kutsal veya diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği kendine özgü belirli gün ya da ayları vardır. Yüce Dinimiz İslâm’da da bu tür gün, gece ve aylar vardır. Şüphesiz insan için en değerli mefhumlardan birisi de zamandır. Çünkü her şey zaman içinde var olmakta, gelişmekte ve yine zaman içinde yok olmaktadır. İnsan hayatında önemli bir yere sahip olan ilim, amel, servet ve diğer bir çok değer, zaman içinde elde edilebilmektedir. Zamanı, gerektiği şekilde değerlendirebilenler hem dünyada hem de âhirette huzuru yakalayacaklardır. Zira Kur’an-ı Kerim’de zamanın öneminin bir sûre ile vurgulanması gerçekten anlamlıdır:
“Andolsun asra ki insan gerçekten ziyan içindedir...” (Asr, 103/1)
“İki nimet vardır ki insanların çoğu bunların değerinden habersizdirler. Bunlar sağlık ve boş zamandır.” ( Buhâri, Rikâk, 1; VII, 170) buyurmak suretiyle zamanın ve sağlığın önemine dikkat çekmiştir.
Muharrem ayı Müslümanların takvim başlangıcı, hicri yılbaşıdır. Rasul-i Ekrem (sav) Efendimiz Mekke’de on üç yıl insanları Allah’a davet etti. Bu daveti kabul etmeyen müşrikler Hz. Peygamber ve Müslümanlara baskı yapmaya başladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber Müslümanların Medine’ye hicret etmelerini emretti. Kendisi de miladi 622 yılında Allah’ın izin ve emriyle hicrete karar verdi. Hz. Ebubekr ile birlikte Hicret etti.
Hicri takvim: Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Adından da anlaşılacağı üzere, kameri yılda -güneşin değil- ayın hareketleri esas alınmaktadır. Hicrî tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)' in Mekke'den Medine'ye göç edişi ile başlar. İslamiyet'ten önce, her önemli olay tarih başlangıcı olarak kabul edilirmiş. En son fil vakası da takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bu uygulamada seneler, her önemli olaya göre sayılarak geldiğinden birçok karışıklıklara sebep oluyordu.
Hz. Ömer’in halifeliği döneminde hicretin 16. yılında Miladi 638 yılında Hz. Ömer (r.a.) Medine'de bir meclis topladı. O toplantıda Hz. Ali'nin (r.a.) teklifi ve mecliste bulunanların kabulü ile Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Mekke'den Medine'ye hicreti, İslâm tarihinin (hicri takvimin) başlangıcı ve muharrem ayının da bu yılın ilk ayı olması kararlaştırılmıştır.
“Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.” (Tevbe, 9/36)
“Haram aylar” Cahiliye devri uygulamasına göre, hürmet edilmesi gereken, savaş yapılması ve kan dökülmesi yasak olan Kameri aylar demektir. “Haram aylar” nitelemesinin, bu aylarda yapılacak ibadetlere daha çok sevap, günahlara ise daha çok ceza verilecek olmasına dayandığı da ifade edilmiştir. Bu aylardan Muharrem birinci, Recep yedinci, Zilkade on birinci ve Zilhicce de on ikinci aydır.
Bu dört ayın hürmeti öteden beri süre gelen dini bir uygulamadır. Hz.İbrahim ve İsmail (a.s.) zamanından beri Araplar bu esasa riayet ede gelmişlerdi. Cahiliye devrinde bile buna riayet edilmiş, haram aylarda savaş yapılmamıştır, yılın bu dönemi bir barış zamanı olmuştur.
MUHARREM AYININ ÖNEMİ
“Haram aylar” içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu ayrıcalığı “Muharrem” adından da fark etmek mümkündür. Zira “muharrem” kelimesi, “haram kılınmış”, “hürmete layık” anlamlarına gelmektedir.
Tarihi süreç içerisinde Hz. Nuh peygamberle başlayıp İbrahim ve İsmail ile devam etmiş Yahudi ve Hıristiyanlar için ve ayrıca cahiliye toplumu için önemli bir yere sahip olmuş ve mukaddes kabul edilmiştir.
İslam’ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Hicret ve hicri takvim, aşura ve kerbela. Bu durum Muharrem ayını, İslam kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.