"MMU"
Bu yazının kaleme alındığı saatlerde Kurban Bayramının sevincini yaşarken, Pençe-Kilit
Harekatından gelen şehit haberleri, sel felaketleri ve trafik kazalarında yaşananlar bizleri hüzne
boğdu. Bütün bunların yanısıra ABD de ki lobi faaliyetleri sonucu F-16 ların verilmeme
durumunun gündeme gelmesi, bizleri oturup bir kez daha düşünmemiz gerektiği gerçeğini
ortaya koydu.
Başta Şehitlerimiz olmak üzere, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet
diliyorum mekanları Cennet olsun.
"Önce tedbirimizi alalım sonra takdiri Allah'a bırakalım" sözünü hiçbir zaman aklımızdan
çıkarmamamızı olan olaylar bir kez daha göstermiştir. Gereken her türlü tedbiri aldıktan sonra
başımıza gelenleri, "Kader" deyip tevekkül etmek bizim inancımızın gereğidir. Ancak, gereken
her türlü tedbiri alıyormuyuz? Sorusunu sürekli kendimize sormamız gerektiği de bir gerçek.
F-16 lara gelince o ayrı bir felaket! Hava Kuvvetlerimizin bütün kademeleri bu uçaklara
ihtiyacımız olduğunu ve alınması gerektiğini sürekli dile getiriyorlar.
Önce kendimizi sorgulayalım! Neden düşmanımıza ( ABD'nin dost veya müttefik olmadığı
bir gerçek) el-avuç açıp, muhtaç haldeyiz? "Aman uçakları vermekten vazgeçmesinler, ne
lazımsa yapalım" anlamında tavır takınıyoruz? (şahsen ABD nin bu uçakları eninde sonunda
vermek zorunda kalacağına inanıyorum.)
Artık zamanı gelmedi mi yüz yıllık Cumhuriyet Tarihimizin bilinmeyen yönlerini arşivlerden
çıkartıp ortaya koymaya? Yüzleşme, hesaplaşma, hesap sorma zamanı gelmedi mi?
Düşmanımıza, "eyvallah" demek kimin ağrına gitmiyor. Buna neden olanlar kim veya kimler?
Özellikle genç nesil bunları bilmek zorunda. Geleceklerini sağlam temellere kurmak, kimlere
karşı nasıl tedbirler almaları gerektiği açısından gerçekleri öğrenmek zorundalar. Geçmişten
ders alıp geleceği kurmalarını sağlamazsak, kendimizi çalar, kendimiz oynar, düşmanımıza veya
düşmanlarımıza eyvallah demeye devam eder, millet olma özelliğimizi kaybeder, köle ruhlu kuru
bir kalabalık haline geliriz. Bu gerçekler siyasi tercihlere göre değil, tarihi gerçekler ışığında
anlatılmalı.
Genç nesil; olayları siyasetten uzak, ülkenin çıkar ve menfaatleri doğrultusunda
değerlendirmeli. Kişiye veya siyasi bir partiye bağlılık değil, ülkenin ali menfaatlerine bağlılık
esas olmalı. Bugün dahi dünyanın methiyeler düzdüğü SİHA ve İHA larımıza "bir kafa" oyuncak
diyorsa, savunma sanayimizi baltalamak için akıl almaz iddialarda bulunuyorlarsa, ülkenin
çıkarları doğrultusunda gelişen siyasi olaylar karşısında, "ne işimiz var oralarda" safsatalar
ortalıkta dolaşıyorlarsa, düşmana el-avuç açmamız onları rahatsız etmiyor demokrasi dilenmeye
kalkışılıyorlarsa, bunları adına Z veya Teknofest kuşağı dediğimiz genç nesil hiç bir siyasi
endişe taşımadan değerlendirmeli. Bize düşen onlara arşivleri açıp gerçekleri göstermektir. Bu
güne kadar geri kalmışlığımızın nedenlerini bilmek zorundalar. Yönlendirmeden hür iradelerine
saygı göstererek bunları yapmalıyız yapmak zorundayız.
Görüldüğü gibi F-16 ları "vermezlerse vermesinler, canları cehenneme" diyemiyoruz.
Çünkü bu uçaklara ihtiyacımız var. Peki neden diyemiyoruz? Bunları siyasetin meselesi değil,
milli bir mesele olarak anlatmalıyız.
MMU yani Milli Muharip Uçağımız. 2023 de hangardan çıkıyor 2030 yılında da Hava
Kuvvetlerimizin envanterine giriyor. Uçağımızla ilgili sözleşmelerin 2016 yılında yapıldığı
gerçeğini hatırlayacak olursak, o güne kadar neden yapılmadı? Cumhuriyet tarihi boyunca
kimler neyi nasıl engelledi? Sorularına da cevap aranmalı. Biz neden İkinci dünya savaşında ot
dahi bitmeyen ülkeler haline gelen Almanya ve Japonya değiliz? Niye onlar gibi olamadık?
Başbakanları, bakanları asarken, ihtilaller yapılırken, geri dönülmez anlaşmalar imzalanırken,
milletimizin milli ve manevi değerlerine soysuzca saldırılırken, kasıtlı ve bilinçli olarak bizi
Batının kucağına atarlarken, kimler neyin hesabına yaptılar, kimlerin çıkar ve menfaatleri
doğrultusunda hareket ettiler?
Genç nesil, siyasetin çamurluğundan kurtularak, bütün bu ve benzeri soruların
cevaplarını ararken, dört elle Milli Muharip Uçağımıza sahip çıkmalı. Otoriterlerin söylediği
teknik özellikleri itibariyle(ki internete girildiğinde uçağımız ile ilgili çok daha geniş bilgilere
uluşılabilinecektir) dünya da bizi ilk üçe sokacak bu uçağa gözümüz gibi bakmalı, çocuğumuz
gibi görmeliyiz. Bu konuda hiçbir destekten, hiç bir fedakarlıktan kaçınmamalıyız. Uçağımızın
çok daha erken görmemiz için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Özellikle Savunma Sanayimize
laf edenlerin laflarını boğazlarına dizmekte bizim boyunumuzun borcu olmalı.
Hiç kimse ama hiç kimse bu milleti kendi düşmamına el-avuç açar hale getiremez.
Getiriyorsa da bedelini en ağır şekilde ödemeli.
Bağımlılıktan kurtulmanın tek yolunun millililk olduğu, kendi milli değerlerimize sahip
çıkmak, hürriyet ve istiklalimiz için bunun elzem olduğu gerçeği asla unutulmamalı. Bu
bağlamda Milli Muharip Uçağımızın önemi kat kat ortaya çıktığıda bir gerçektir. İçimizdeki
bizden görünüpde bizden olmayanların oyunları, kurdukları yıkıcı, yok edici tezgahları elbette
hiç bitmeyecek. Bunların kimler olduğunu anlamak hiç de zor değil. Kim ki milli olan bir şeye
karşı çıkıyorsa, kim ki bu ülkenin ürettiği her hangi bir şeyi küçümsüyor, önemsiz gösteriyorsa,
kimki milli meseleler karşısında düşmanın yanında yer alıyorsa bilin ki onlar geçmişten
günümüze gelen hainler guruhunun temsilcileridir.
Milli Muharip Uçağımızın bizi hava üstünlüğümüz konusunda en üst seviyeye taşıyacağı,
düşmana korku salıp dostu sevindnireceği, bağımsızlığımızın en büyük teminatlarından biri
olduğu, düşmana el-avuç açmaktan kurtaracağı asla unutulmamalı.
Türkiye, ABD ye olan özellikle silah bağımlılığından bir an evvel kurtulmalı.
Bu duygu ve düşüncelerle, Mübarek Kurban Bayramınızı en kalbi muhabbetlerimle kutlar,
bu günün bize, milletimize ve Türk-İslam Alemine hayırlara vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz
ediyorum. Selam ve dua ile...
İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.