Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

Milli ekonomi üzerine -2

Milli ekonomi üzerine -2

Geçen hafta milli ekonomi konusuna giriş yaptık. Milli ekonominin nasıl millileştiğini ve milli olmasının açıklamasını yaptık. Kaldığımız yerden devam edelim.  
        Tecrübeler ve yapılan gözlemler bize, ekonomi alanında yapılan denemelerin, edinilen tecrübelerin ve elde edilen sonuçların kolayca genelleşemeyeceğini göstermiştir. Çünkü edinilen tecrübeler göstermiştir ki, bir ülke için faydalı olan bir şey başka bir ülke için zararlı olabilmektedir. Örneğin tüm tecrübelere rağmen vazgeçmeden girmeye çalıştığımız Avrupa Ekonomi Topluluğu, Avrupa Ortak Pazar Ülkeleri için güzel sonuçlar vermektedir. Fakat aynı durum bizim ülkemiz için geçerli değildir. Nitekim, Avrupa, Osmanlı Devleti’ne kendini dost (!) olarak göstermiş ve Mustafa Reşit Paşa’nın 1838 yılında İngilizlerle, 1839 yılında ise Fransızlarla imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması, sanayimizi ve ekonomimizi çökertmiş, ülkemizi büyük bir buhrana ve anarşiye düşürmüş, milli bağımsızlığımızı fiilen ortadan kaldırmıştır. 
     Günümüzde, milletimize oynanmış oyunlar rahatlıkla görülebilmektedir. Milletimiz birkaç yüzyıldan bu yana, başka devletlerin, sosyal ve ekonomik politikalarının gözü kapalı taklitçisi durumuna getirilmeye çalışılmaktadır. Kendilerini kalkınmış devletler olarak niteleyen, kızıl ve kara emperyalizmin öncü devletler, fakir ülkelerde, çeşitli yollarla elde ettikleri yabancılaşmış kadroların desteğinde, bu oyunları düzenlemektedirler. Nitekim Türk- İslam dünyası da bu şekilde hem kaynakları sömürülen hem de satış yapılan bir pazar haline getirilmiştir. Türk- İslam dünyasından bazı okur-yazar kesimi, Amerikan kapitalizmine, İngiliz liberalizmine, İskandinav sosyalizmine veya Rus, Çin Yugoslav ve Avrupa komünizmine hayran kalarak, bu ülkelere yerleşme savaşı vermektedirler. 
      Biz Türk Milleti olarak, bütün yabancı ideoloji ve ekonomi sistemlerini, bilimsel ve milli bir kritiğe tabi tutarak, bunların gözü kaplı bir taklitçisi durumuna düşmemek için bilinçli bir mücadele vermeliyiz. Biz çok iyi biliyoruz ki, Türk Milletinin ve Devletinin kendine has tarihi ve coğrafi şartları, bu şartların inşa ettiği bir jeopolitik, sosyal, kültürel ve politik yapısı ve yine bunlara bağlı olarak kendine has problemleri vardır. Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız bir devlet olma iradesini koruduğu sürece, kendisini bu şartlardan soyutlayamaz. Türk Milleti, ekonomisini kurarken ve ekonomik faaliyetlerini organize ederken çağdaş bir Türkiye’nin, kendi milli ve mukaddes tecrübelerinden güç alacağını bilmelidir. 
Selametle…       
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR