Yükselen ve alçalan değerler
Yerkürede son zamanlarda trajikomik olaylar cereyan eder oldu. ABD’nin başına kendisinin ve eşinin başkan olmasını beklemediği bir başkan geldi. Bu öyle bir başkan ki her hareketi, her yaptığı dünya diplomasisine uymayan hal ve tavırlar sergiledi. Daha başkan seçildiği andan itibaren halkın bir kısmının tam desteğini alırken, diğer kısmıyla tam düşmanlığını kazanmış bir lider.
Bu gelişmeler yaşanırken ilk başkan seçildiği andan itibaren meşruiyeti şaibeli hale geldi. Dünya kamuoyunda dilden dile dolaşan bir iddia ABD başkanın seçimler sırasında en büyük ve en güçlü düşmanı Rusya’dan hasılı Rusya Devlet Başkanı Putin’den dolaylı yoldan destek aldığı iddia edildi. Çeşitli zamanlarda bir araya gelen iki ülke liderine sık sık Putin’in ABD seçimlerine hile karıştırdığı iddialarını cevaplaması hatta ve hatta kamuoyu tarafından kabul etmesi adeta istendi. Tabi doğal olarak iki lider de bu durumu reddetti.
Bütün bunlara rağmen gün geçmiyor ki Trump kamuoyunu karıştıracak bir açıklama yapmasın. Bunlardan en etkili olanı ise demir ve çelikte ortaya koyduğu ek vergiler. Yine bunların yanında araç ithalatında getirdiği ek vergiler tüm Asya ve Avrupa’yı ciddi anlamda etkiledi. Öyle ki ABD'nin Çin'den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki 800'den fazla ürüne yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulamasına Pekin de aynı şekilde karşılık verdi.
Pekin'den Amerikan mallarına gümrük duvarlarını indirmesi ve Amerikan teknolojisi çalmama sözü vermesini talep eden Trump, ''Ben bunu siyaset adına değil, ülkemiz için en doğrusunu yapma adına yapıyorum. Çin bizi uzun zamandır kazıklıyor'' dedi. Suçu başkasında arama psikolojisinin en bariz örneği adeta.
Öte yandan Trump’ın tavırlarına karşı AB’de kendi cephesinden karşılık gecikmedi ve ticaret savaşları iyiden iyiye derinleşmeye başladı. Bunlardan biri de Avrupa Birliği'nin (AB) Android işletim sisteminde piyasa hakimiyetini kötüye kullandığı gerekçesiyle Google'a 4,3 milyar euro para cezası vermesi ardından ABD Başkanı Donald Trump'tan adeta gözdağı gibi bir yanıt geldi.
Trump Twitter üzerinden yaptığı açıklamada: "Size demiştim! Avrupa Birliği, en büyük şirketlerimizden biri olan Google'a 5 milyar dolarlık bir tokat vurdu. Gerçekten de ABD'yi sömürüyorlar. Ancak bu çok uzun sürmeyecek!" dedi.
AB dün aldığı bir kararla Android işletim sisteminde piyasa hakimiyetini kötüye kullandığı gerekçesiyle Google'a 4,3 milyar euro para cezası vermişti. Google ise karar sonrası, "AB komisyonu kararını temyiz edeceğiz. Android herkes için daha fazla seçenek yarattı, daha az değil" açıklamasında bulunmuştu.
Birkaç ay önce kendine rakip atfettiği Kuzey Kore ile ilişkileri düzelten ABD ve Trump bu sefer kendine yeni rakipler edindi. Fakat bu kadar rakip üretmesine karşın dolar kendini halen güvenli ve istikrarlı konumda bulundurmayı sürdürebilmekte. Geçen hafta da dile getirdiğim üzere ABD borsaları bu kararlardan bir hayli karlı çıkmayı başarıyor. Dünyanın para baronlarını elinde bulunduran ABD amiyane tabirle kasa her zaman kazanır sözünün canlı örneğini oluşturuyor. Sözüm ona bağımsız bir yapıda olduğunu iddia eden para baronlarının elinde dolar basma ve kontrol etme hakkına sahip olan ABD Merkez Bankası FED ülke yönetiminin üstünde olduğunu uyguladığı politikalarla her daim hissettirmektedir.
Bütün bu olayların yanında yine ABD’de ve Batı’da yükselen ırkçılık her geçen gün kendini biraz daha fazla gösteriyor. Yine Trump’ın ülkeye yabancıları almayacağız yönündeki açıklamalar akıllardan çıkmıyor. Suriye’de devam eden iç savaş sonrası sığınmacıların Avrupalılar tarafından maruz kaldıkları muameleleri hepimiz izledik. Yakın zamanda Fransa daha fazla sığınmacı kabul etmeyeceğini açıkladı ki bu savaşların bir şekilde içinde yer alan Fransa iş elini taşın altına koymaya gelince ilk vazgeçen taraf oluyor.
Dünya Kupası’nı evine götüren Fransa takım içindeki oyuncuların asli kökenleri Fransız olması hasebiyle bu kupaya gerçek manada sevinmedi. Hatta son birkaç yıldır futbol Fransa’da yükselen değerler arasında değil, sırf daha çok yabancı asıllı futbolcunun liglerde oynuyor olması Fransızları rahatsız ediyor.
Yine ırkçılığın boyutlarını Alman vatandaşı olarak Alman milli takımını seçen Mesut Özil Avrupa’da yükselen ırkçılık akının kurbanı oldu. Dünya Kupası’ndan sonra kendisine yöneltilen ırkçı tavırlar yüzünden yıllarca en iyi şekilde hizmet etmesine karşın Alman milli takımını bırakmak zorunda kaldı.
Özil yaptığı açıklamada;
Alman medyasının 2018 FIFA Dünya Kupası'ndaki performansını eleştirmediğini belirten orta saha oyuncusu, "Onlar sadece benim Türk köklerimi ve yetişme tarzımı eleştirdi. Gazeteler, Alman ulusunu bana karşı cepheleştirmeye çalıştı. Medya çifte standart yaparak beni üzdü. Mesela eski Almanya Milli Futbol Takımı kaptanı Lothar Matthaus bir başka dünya lideriyle buluşmuştu. Fakat o neredeyse hiç eleştiri almadı. Türk olmam beni daha kolay bir hedef mi yapıyor?" ifadelerini kullandı.
Maalesef Batı içinde biriktirdiği öfkeyi her seferinde kendinden olmayanlara kusmakta vakit kaybetmiyor. Kendilerini her anlamda diğerlerinden yüksek görme çabası yakında kendini gösterecek. Umarım bu kargaşanın altında yine Doğu milleti kalmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.