Maneviyat terörü
İstanbul’daki meşhur Fatih Camii restorasyondan geçmiş. Karşımda camiinin ve çevresinin kuşbakışı çekimle önceki ve sonraki halleri var. İçim acıyarak bakıyorum. İç avludaki devasa çınar ağaçları kesilmiş. Şadırvan tarafındaki asırlık çınar ağaçları kesilmiş. Camiinin iki tarafındaki ağaçların da tamamı kesilmiş. Ortaya iğdiş edilmiş bir Fatih Camii kalmış. Bu vahşiliğin adını da restorasyon koymuşlar.
Ne zaman İstanbul’a gitsem bu restorasyon vahşiliğini ağlamaklı gözlerle müşahede edip paramparça oluyorum. Son gittiğimde Sultan Ahmet Camii’nin minarelerinden birinin yıkıldığını, inşaat iskelet çatıp yeniden yapıldığını gördüm; güya restorasyondan geçiyormuş. Yahu yıkıp yeniden yaparsan onun adı restorasyon olmaz, onun adı maneviyat terörü olur. Restore demek kırığını döküğünü düzeltmek demek. Eseri yıkıp yeniden yaparsan ona da restorasyon dersen hangi aklı evvelleri kandırabilirsin?
Sultan Ahmet’in hemen karşısındaki Ayasofya Camii’nin restorasyonu zaten yılan hikayesine dönmüş durumda. Sahte Bakanlar Kurulu Kararı ile müzeye çevrildiği 1930’lardan bu yana -90 yıldır- restore ediliyor. Ne bitmez restorasyonmuş! Maksat Müslümanlara namaz kıldırmamak, onu anladık da yahu biraz mesafe katedip gerçekten de esere bir katkınız bari olsaydı…
Nerede manevi değeri yüksek, tarihi bir abide varsa aynı restorasyon vahşiliği ile boğuşuyor, ayakta kalmak için can çekişiyor. Galata’nın karşısındaki Yeni Camii mesela… Bu Camii’ye ne yapmaya çalışıyorlar anlayamadım.
Ki zaten camiilerimiz yanlış uygulamaların kurbanı edilmiş durumda. Bursa Ulu Camii, camii olmaktan çıkmış, de facto müzeye dönüştürülmüş. Aynen Ayasofya gibi… Şadırvandan abdestini alan namaza duruyor ama önünde arkasında, kadınlar erkekler, çıplaklar giyinikler tur atıp duruyor. Elde bir fotoğraf makinası ya da cep telefonu, hahaha hihihi gülüşmeleri çerçevesinde camii turları. Aynı manzara Sultan Ahmet’de de var, Süleymaniye’de var, kim bilir gidip göremediğim daha nice camiilerde var. Hiçbir şey demiyorum, sadece yuh olsun diyorum…
Yahu daha düne kadar camiinin içine görmek isteyen turist bayanlara girişlerde eşarp dağıtılmaz mıydı? Millet eşarbını bağlar, ciddiyetini takınır, vakarıyla göreceğini görüp çıkardı. Şimdi ise bir ayı oynatmadıkları kalmış. Özellikle de Türk kadınları… Teessüf ediyorum sizlere. İnanın yabancı kadınlar, giyim kuşam ve vakar yönünden sizden daha dikkatliler. Aşk olsun…
Ankara’daki Hacı Bayram’da da bir türlü anlayamadığım bir restorasyon saçmalığı var. Çevresindeki gecekondulara –dokunulmazlıkları varmış gibi- ellenmediği hâlde hemen bitişiğindeki tarihi Roma kalıntısı taşlara kayalara da dokunulamıyor. Ama hem dokunulamıyor hem de sürekli bir restorasyon dalgasyonu oluyor ve o restorasyon hiç bitmiyor, hiç… Hacı Bayram Camii deyince aklıma gelen ikinci mesele ise sürekli ayakkabı çalınıyor olması. Ayakkabınızı yanınıza alıp içeri girmediyseniz o ayakkabı kesin uçup yok oluyor. Yıllar yılı buna da bir çare düşünülmemiş olması çok enteresan. Bu arada Hacı Bayram Camii de restorasyondan sonra ağaçsız, yeşilsiz –Ankara tabiriyle cıbır- bir alana dönüşmüş, gözümden kaçmadı değil.
Duyduğum son restorasyon vahşiliği ise Antalya Kesik Minare Vakası. Yüz yıldır uç kısmı tamamlanamadığı için Kesik Minare diye bilinen camiinin minaresi nihayetinde yıkılıp yeniden yapılmış. Hem de şöhreti kainatı titreten çağdaş Türk mimarlarının sihirli ellerinde… Gerçekten bravo!
Maneviyat terörüne gördüğünüz üzere verecek çok örnek var. Bunları dikkate alacak birileri var mı? Bence yok. İstanbul’da tarihi yarımadanın camiili-minareli İslami silüetini bozan 9/16 Kulelerine mahkemeden traş kararı çıktı mı? Çıktı. Uygulandı mı? Hayır. Daha mahkeme kararını bile uygulamayacak kadar maneviyata diş bileyen bir anlayış ortadayken benim bunları yazıp çizmem maalesef solda sıfır kalacak. Hiç değilse vatandaşlık görevimi yerine getirip gördüğüm abuk subuk durumları paylaşıyorum. Belki herkes aynı duyarlılığı gösterirse bir şeyler değişebilir.
Cenabı Mevla bizi camiilerimizden, türbelerimizden, asırlık çınarlarımızdan ayrı gayrı koymasın. Amin.
Muhammed GÖMÜK
Tay-Der Başkanı
20/5/2019
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.