Kudüs'ün muhafızları
Kudüs, yaklaşık 2 milyarlık İslam âleminin namusu ve onurudur; her zaman da öyle olmaya devam edecektir.
Kudüs’ü sadece bir toprak parçası ya da sadece Filistin’de yaşayanların bir davası olarak görmek en büyük yanılgılardan biri olacaktır. Kudüs davası tüm İslam aleminin ortak davasıdır.
Kudüs, kainatın efendisi Hz. Muhammed’in “Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin” diye biz Müslümanlara özellikle emanet ettiği önemli bir beldedir.
Vefatının 102. yılını geçtiğimiz günlerde saygı ve rahmet andığımız Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid Han ise “Kudüs bizim haremimizdir” sözleriyle bu beldenin önemini vurgulamıştır.
Onun için Kudüs göklerdeki sancak ve kökü asırlara uzanan, değerini bilen Müslümanları tek çatı altına toplayan bir çınar ağacı gibidir.
ABD ve İsrail tarafından işgal edilmeye çalışılan Kudüs’ü bu nedenle tarihi sorumluluk bilinci içerisinde savunmak gerekmekteyiz. Bilinmeli ki Kudüs’ü savunmak barışı, adaleti, bağımsızlığı ve insanlığı savunmak gibidir. Emperyalist devletlerin uşaklığını yapmaya çalışan bazı sözde İslam devlerine rağmen Türkiye, bize kutlu bir emanet olarak bırakılan Kudüs’ü korumaya çalışacaktır.
Bu yüzden ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail-Filistin sorununa çözüm olarak "yüzyılın anlaşması" diye adlandırdığı sözde barış planını tanımıyoruz. Eminim ki Trump, bu işgal planını Türkiye’nin kararlığı ile uygulayamayacaktır.
KUDÜS MUHAFIZI HASAN ONBAŞI
Kudüs ve dava bilinci denilince, vefatına kadar Kudüs'ü terk etmeyerek Mescid-i Aksa'daki nöbetini sürdüren Osmanlı askeri Onbaşı Hasan unutulmamalıdır.
Mescid-i Aksa'daki son Osmanlı askeri Onbaşı Hasan'ın ismini ilk olarak gazeteci İlhan Bardakçı duyurmuştu.
Onbaşı Hasan, hikâyesini şöyle anlatıyor: "Ben, Osmanlı Ordusu, Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan'ım. Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan'ım. Bizim bölük Cihan Harbi'nde Kanal Cephesi'nden İngiliz'e saldırdı. Cânım ordu Kanal'da yenildi. Artık geri çekilmek elzem idi. Ecdat yadigârı topraklar bir bir elden gidiyordu. İngiliz, sonra Kudüs'e dayandı, şehri işgal etti. Biz de Kudüs'te artçı bölük olarak bırakıldık. Bizim artçı bölük elli üç neferdi. Mütarekeden (Mondros Ateşkesi) sonra ordunun terhis edildiği haberi geldi. Başımızda kolağamız (yüzbaşı) vardı. 'Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul'a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri'nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk 'Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!' demesin. Fahri Kâinat Efendimiz'in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam'ın şerefini, Osmanlı'nın şanını ayaklar altına aldırmayın.' dedi. Bölüğümüz Kudüs'te kaldı. Sonra upuzun yıllar bir anda bitiverdi. Bölükteki kardeşler teker teker Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuştu. Düşman değil de yıllar biçti geçti bizi. Bir ben kaldım buralarda. Bir ben, koca Kudüs'te bir Onbaşı Hasan."
Unutulmamalıdır ki Türk milleti, Onbaşı Hasan gibi Kudüs’ün muhafızıdır ve öyle de kalacaktır. Bu davada yalnız kalsak da işgale asla izin verilmeyecek.
ŞEHİTLERİMİZE ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM
İdlib’deki kahpe saldırıda şehit olan Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine baş sağlığı diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.