Kudüs
Müslümanların, hristiyanların ve yahudilerin kutsal olarak kabul ettiği Kudüs, yüzyıllardır mücadelenin merkezi olmuştur. Hristiyanlar için Kudüs, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yer olarak kabul edilmektedir. Yahudilere göre ise bu kadim şehir onlara vaat edilmiştir. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’dır. Peygamberimiz Miraca burda yükselmiştir.
Bu kadim şehir için hristiyanlar binlerce kilometre uzaktan sefere çıkmış, yol üzerinde ve şehirde binlerce insanın can vermesine sebep olmuştur. Yahudiler ise varlarını yoklarını ortaya dökmüş, bölgede hakimiyet kurmak için kadın, çocuk, yaşlı demeden katletmiştir. Oysa ki Selahaddin Eyyubi idaresinde müslümanlar bölgede barış ve huzur içinde hakimiyet sağlamıştır. Bölgenin önemli hükümdarı Osmanlı Devleti ise yüzyıllar boyunca bu kadim şehirde ve bölgede adaletle hükmetmiş, barış, huzur içerisinde insanların yaşamasını sağlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında bölgeye gelen İngilizler, yerli halkı Osmanlı’ya karşı kışkırtmasıyla bölgede hakimiyet kurmuştur. Yüzyıllar içerisinde barış, huzur ve istikrar içerisinde yaşayan Filistinliler, İngilizlerin oyununa gelerek Osmanlı Devletine ihanet etmiştir. Bu tarihten itibaren bölgede kan, gözyaşı eksik olmamıştır. İkinci Dünya Savaş’ından sonra Hitler’den kaçan Yahudiler bölgede toplanmış, arkalarına İngiliz ve Amerikan desteğini alarak bölgede kendi devletlerini kurmuşlardır. Bu süreçten itibaren Filistin halkı zor günler yaşamış, İsrail terörüne direnmeye çalışmıştır.
Günümüzde hala bu baskı ve işgal sürmektedir. Filistin halkının temel hak ve hürriyetlerini savunması gayet anlaşılabilir bir durumdur. Yıllardır baskı ve zulüm altında yaşayan bir toplumun bu duruma karşı gelmemesi, isyan etmemesi mümkün değildir. Hamas bir neden değil sonuçtur. Hamas olmasa başka bir grup illa ki bu zulme karşı gelecektir.
Bilinmelidir ki bölgede başkenti Kudüs olan özgür bir Filistin Devleti kurulmadıkça akan kan durmayacaktır. Müslüman halk bölgenin hristiyanlar içinde, yahudiler içinde kutsal olduğunun farkındadır. Tek istedikleri özgür bir yaşamdır. İsrail’in türlü bahanelerle yayılmacı politikasına devam ettiğini artık anlamayan kalmamıştır.
Son olarak başta Birleşmiş Milletler gibi kağıt üzerinde insan hakkı savunan örgütlerin, neredeyse bir asırdır zulme uğrayan Filistin halkı için tek kelime etmeyip, İsrail halkının iki günde yaşadıklarına karşı aslan kesilmesi kabul edilemez bir durumdur. Zulmün dini, ırkı, mezhebi yoktur. İkiyüzlülüğe gerekte yoktur.