Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

Komünizme Dair

Komünizme Dair

 Geçen hafta kapitalizmden komünizme doğru olan süreci kısaca anlattım. Bugün ise komünizmi kısaca izah edeceğim.       Kapitalizmin yarattığı sancılı süreci çok iyi değerlendiren Marx ve Engels muzdarip insanların nabzına göre şerbet vererek, onları öfkeli ve kin dolu kalabalıklar halinde, olmadık maceralara sürüklemek istiyorlardı. Kapitalist düzeni yıkıp “proletarya ( emekçi sınıf) diktatörlüğü” kurulmalıydı. Onlara göre hürriyet burjuvanın lüksüydü. Mülkiyet hırsızlıktı. Din afyondu. Milletler yok olmalı ve kozmopolit bir dünya kurulmalıydı. Aile kaldırılmalıydı. 

   Marx ve arkadaşlarının yükseldikleri bu sesler tamamen kapitalizme karşı bir ses idi. Dolayısıyla reaksiyoner (tepkisel) bir ses idi ve birçok bilim adamı komünizmi kapitalizmin negatifi olarak zihinlere resmettiler.
     Komünizm, kapitalist sınıfın ve egemen zümrelerin diktatörlüğünden şikâyet edip işçi sınıfın partizanlar sınıfının diktatörlüğünü savunacaktır. Böylece emeği sömüren kanlı kapitalizme karşı işçi sınıfın emeğini savunan partizan, kanlı bir diktatörlüğü savunacaktır. Marksist dogmalara bağlanarak, gelecekte dünyanın en kanlı komünist diktatörlüğü kuracak olan Lenin, Stalin, Mao ve benzeri komünist liderler, hayretler içerisinde kapitalist ve faşist sistemden dem vuracaklardır. Bunlar kapitalist ve burjuva sınıfının, kitleleri sömürdüklerini ve mülkiyetsiz bıraktıklarını iddia ederken kendi kurdukları partizan sınıfların baskı ve sömürü altında mülkiyetsiz kalmalarını gizlemeyeceklerdir.   

   Diğer taraftansa Lenin, Çarlık Rusya’sını Milletler Hapishanesi diye dillendirse de, bizzat kendisi birçok kavmi, daha çetin ve zor bir cendereye sokarak ezip ve sömürecektir. Kısacası kara renkli Rus emperyalizmin sadece rengi değişerek kırmızı renkli Rus emperyalizmi halkı sömürmeye devam edecektir.  
     Her zaman gözlemlenilir ki, komünistler bir taraftan milletlerin bağımsızlık savaşlarını desteklediklerini iddia ederken, diğer taraftan ise millet ve milletleri inkâr edeceklerdir. Bunları söylemlerine karıştırarak 
enternasyonalist (uluslararasıcı) çığlıklar atacaklardır. Milletlerin ekonomik, politik, sosyal ve kültürel bağımsızlığı için mücadele eden milliyetçilere olmadık sıfatlarla karalamak isteyeceklerdir. 

Hayretledir  ki, bu  zıtlıklara  rağmen, korkunç ve  ısrarlı propagandayla halkları  bilinçlendirmeden söz edip, aksine halkları şartlandırarak taraf bulacaklardır. Kapitalizmin kanlı  zalimlerini  göstererek ve  kapitalizmde  ki  istismarı istismar  ederek  kendini gizlemeye çalışan komünizmin, kanlı  yanını görmek için, bu konuda  güçlü bir  eğitim aldıktan sonra  tekrar  bakmak lazım. Aksi  hâlde toplumları şartlandıran  ve  beyin  yıkayan kızıl  emperyalizmi  idrak edemeyiz. 

 Komünizmin  sefaleti  bunlarla  bitmez . Onda , pratikte, Haç’ın  yerini  orak  ve  çekiç  almış. Din  otoritesinin yerine Marx  ve  Lenin  gibi  putlar  yer  alır. Felsefe de  ise  Proudhon’a  dayanırken  tarih  görüşü olarak  ise  Hegel’in tarih  idealizminin  tersine  hareket  eder. Diğer taraftan  ekonomi  de karamsar  liberalist  Ricardo’dan destek alır. Sosyolojileri  ise  tek  biçimci  ve  tek faktörcüdür. Çağdaş sosyolojinin çok faktörcü  ve  çok biçimli anlayışından  uzaktır. Komünizm, ekonomik  faktörleri temel  alan  determinist olma  iddiasın  da bulunsa  da, tam  bir  finalizme  yönelerek, tarihî süreçte bir  gün tüm toplumların komünist olacağı iddiasında  bulunur. Tüm bu  aldatma ve  kehanetlerle  dolu  olan  komünizmin  kendini  bilimsel olarak  ispatlamaya  çalışması boşunadır. Özellikle sosyolojinin birer  objektif olarak kabul  ettiği milletleri  ve  milliyetleri ret ve  inkâr da  bulup, işine geldiğinde milletleri  savunması, bu  sebeplere bağlı olarak  milli  şuur yerine sınıf şuurunu  benimseyip iç çatışmaları körükleyen  komünizm, çelişkiler ile  dolu, eklektik bir sistemdir.       

Komünizmin tüm gücü ve amacı  kapitalizmin zulüm ve  çelişkilerini  ortaya  koyup, bu  çelişkileri kendisine maske  yapan, kapitalizmin zulmünü göstererek kendisi  de  zulüm etme hakkı bulan, reaksiyoer  (tepkisel) bir  zulüm sisteminden ötesi değildir. 
Selametle...
                                                                                                          Mehmet YILDIRIM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR