Kanaat En Büyük Zenginliktir
Verilene razı olmak anlamına gelen kanaat dinimizde kişinin elinde bulunan ile yetinmesi Allah’ın kendisi için taktir ettiği dünya nimetlerine razı olması ihtiras ve tamahkarlıktan kaçınarak başkalarının elindeki şeylere göz dikmemesi demektir. Kanaat en kıymetli dünya nimetlerine sahip olmaktan daha üstün bir zenginliktir. Kanaatkarlık insanı manen yücelten ahlakını güzelleştiren üstün bir vasıftır.
Kanaat kişiyi maişet ve gelecek endişesinden kurtarır, kalbini sükunete ve huzura kavuşturur insan ne kadar çok mal ve servete sahip olursa olsun eğer kanaat ehli değilse bir türlü huzur ve mutluluğa erişemez çünkü o nefsinin ihtiraslarına daha çok kazanma hırsını engelleyemediği için elindekiler ile yetinemez hep daha çok kazanma daha çok şeye sahip olma arzusu onun ruhi ve psikolojik yönden dengesinin bozulmasına yol açar bu gibi insanlar sadece kendilerine zarar vermekle kalmazlar en yakın çevrelerine ve tüm topluma zarar verebilirler.
Tamahkar insanlar hayır hasenat yapmak, ihtiyaç sahiplerini görüp gözetmek gibi kendileri için ahiret sermayesi olacak iyiliklerden de mahrum kalırlar. Çünkü onlar mal ve serverlerinin azalacağından endişe edecek hayır için harcamada cimrilik ederler, halbuki yeryüzündeki her canlının rızkı Allah’a aittir ayetinin sırrına erebilseler geçim konusundaki tüm endişelerden sıyrılıp hem bu dünyada huzura kavuşacaklar hem de yapacakları hayırlar ile ahiret mutluluğunu elde edeceklerdir.
Zira Cenabı Hak bu ve benzeri ayetlerde dünyaya imtihan için gönderdiği insanın rızkını üstlendiğini beyan etmiş onlardan rızık endişesine kapılmadan yaratılış gayelerine uygun davranmalarını emretmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de dünya hayatının geçici bire oyun ve eğlenceden ibaret olduğu gerçek hayatın ahiret yurdu olduğu vurgulanmış insanlar nefsi şiddet ile arzuladığı dünyanın süs ve cazibesine aldanarak ahireti unutmamaları konusunda uyarılmıştır. Buna göre olgun bir mümin asıl hayatın ahiret yurdu olduğunu bilir, ve dünya malına karşı aşırı düşkün olmaz.
O ihtiyaç miktarı dünya malına sahip olduktan sonra daha fazlası için aç gözlülük yapmaz gönlü bir kanaat hazinesi haline gelen mümin daha fazla mal kazanmak için ne başkalarına el açar nede gayri meşru yollara başvurur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) hiçbir zaman mal biriktirmeyi bolluk ve lüks içinde yaşamayı düşünmemiş aza kanaat getirerek sade ve mütevazi bir hayat sürmüştür Efendimiz (s.a.v) sahip olduklarını da muhtaçlara dağıtmaktan büyük sevinç duyardı. Hz Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu tavrını şu sözler ile belirtmiştir, Eğer benim uhud dağı kadar altınım bulunsa borç için sakladığımdan başka ondan yanımda bir dirheminin üç gece kalmaması beni sevindirir, Allah Rasulü (s.a.v) in örnek kanaatkarlığını dualarında da görmek mümkündür.
Efendimiz şöyle dua ederdi; Allah’ım Muhammed ailesine yetecek kadar rızık ver Allah’ım senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum diye dua etmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.