KADIN!
Kadın; iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir arkadaş… merhamet timsali, şefkat abidesi ve hepsinden önemlisi Allah’ın en güzel şekilde yarattığı güzel, zarif, nazik bir kul ve insandır.
Kendilerini doğuranların da kadın olduğunu unutarak, kız çocukları olduğunda toplum içine çıkmayı utanç kaynağı olarak gören, kız çocuklarını “haydi seni dayına götürüyorum” diyerek diri diri toprağa gömen, insanlık, vicdan ve inançtan yoksun bir toplumda İslamiyet zuhur ederek, bu kutsal dinin Peygamberi “Cennet anaların ayağı altındadır” ifadeleri ile, toplum içinde kadını en kutsal, manevi yüksekliğe çıkarmış ve hak ettiği değeri vermiştir.
Yüce Rabbimiz kadına öyle değer vermiştir ki, tüm sıfatlarını içine alan “RAHİM” sıfatı, kadının doğurganlık organının ismi olarak tecelli etmiştir. Merhametlilerin en merhametlisinden bir kutsallık atfedilmiştir kadına. Hal böyle olunca, kadın erkek eşitliği diye kadını bulunduğu konumdan aşağı düşürme çabaları niye?
Elbette toplumsal hayat, kadın ve erkekle birlikte biçimlenir. Her iki cins de kendisine ait özellikleri ile toplumsal hayatta belli bir konum işgal etmekte ve toplumsal işleyişe katkı sağlamaktadır.
Ancak, kadının çocuğun bakımında ve büyütülmesinde olan fıtri yatkınlığı, cinsiyete göre düzenlenmiş iş bölümünün olduğu toplumsal yapılar, kadına ve erkeğe biçilen kültürel roller ve kalıplar gereği, zaman zaman, Türkiye’de kadınların sosyal, siyasal ve kültürel haklarını elde etmek için modernleşme çabalarıyla eş zamanlı olarak kurumsal yapılara karşı mücadelesi ve çeşitli kadın hareketlerini başlatmıştır.
Evet, kadın erkek eşitliği vardır; Kadın erkek zaten kanun önünde eşittir, yaşam hakkında eşittir, hukuki alanda eşittir, verilen kararlar ve fikrini beyan noktasında eşittir… Bunların dışında kadının erkekle eşit olması imkansızdır. Eşit olunsaydı, erkeği var eden kadın olmazdı. Kadın erkekle eşit olsaydı, cennet annelerin ayakları altında olmazdı. Eşitlik makamını ihlal eden cümleler kurmak, konunun aslına aykırı bir hale geldi. Kadın erkeği var edendir. Kadına dair cümleler boşuna sarf edilmediği gibi, hepsinin ciddi bir anlam yoğunluğu vardır elbette.
Kadını, evinin işinden çocuğunun bakımına, dışarıda çalışıyorsa, kazancını kendi tasarrufuna bırakan ve erkeğe her koşulda kadını zorlamayı yasaklayan bir din bir düzen unsuru içinde olduğum için bir kadın olarak ‘Hamd’ ediyor ve daha verim odaklı bir Türkiye için, kadın egemenliği olarak değil, kadının daha fazla söz sahibi olabileceği yarınlara diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.