Kâbe'mi arıyorum
Gece geç yattım. Sağa sola dönüyor, bir türlü uyuyamıyorum. Hayaller kurup evden çıkıp taa Kabe’ye kadar bir sürü şeyler sıralıyorum. Heyecandan uykum daha da kaçıyor. Sabah ezanı okundu namazı kıldım dalmışım.
Gördüğüm Rüya o kadar güzel ve özel ki hala Kimseye anlatamadım, rüyamı kendimden kıskandım. Sen buna layık değilsin ama bu bir teşvik, ödül vesaire bu ödüle layık ol diye hep saklıyorum.
Kabe yaklaştığımızda üzerimizde kefenimizi yani ihramımız olması gerekiyormuş, İhramı giydik bu Allah’ım ben öldüm tekrar dirildim, Kabe’de kefenimle sana geldim demekmiş. Hiç dikişi yok mezara nasıl konuluyorsa öyleyiz. Üzerimizde iki parça ne fermuarı ne düğmesi ne dikişi var
Kefenimizle uçağa bindik. Ahiret Yolcuları kimi heyecanlı heyecanlı bir şey anlatıyor kimi dudaklarından belli bütün hızıyla arka arkaya dualar okuyor bazıları da mışıl mışıl uyuyor bazılarında ne düşündüğünü bilmeniz mümkün değil ama dalmış gidiyoruz.
Cidde'ye indik bir telaş bir telaş valizimdi, çantamdı, suyumdu, Azıklar, bastonum vesaire bir telaşlı otobüsleri bindik.
Kabe sınırına yaklaştık hep birlikte Lebbeyk Allahümme lebbeyk Lebbeyke lâ şerîke leke Lebbeyk innel hamde ven nimete ve leke vel Mülk Lâ şerikeleh” söylerken, Bazıları ağzının içinde söylüyor, bazıları da avazın çıktığı kadar sanki uzakta bir yerlere duymak istercesine bağırıyor, bazılarından gözyaşları akıyor, bazıları da hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Mehmet abi Hem ağlıyor hem şükrediyor.
Mekke’nin en dış evrelerini ulaştık. Allah’ım yüreğime sahip olamıyorum.Nereye baksam Kabe’yi görüyorum, her yönde uzakta yakında onu arıyorum. Gördüklerinin hiçbiri ona benzemiyor.
Yaklaştıkça heyecan artıyor. Ara ara belli ki benim gibi ilk gelenler de Kabe’yi soruyor Hoca da az kaldı az kaldı diye oyalıyor. Mekke’nin içine iyice girdik. Nebiler nebisinden izleri, Bilal’in alın izini, teker teker ashabın izini arıyoruz. Duyduğumuz bildiğimiz Mekke yerine her yer bina olmuş.
İlk saat Kulesi’ni gördük ona Zemzem Tower diyorlar. Kabe ondan daha ihtişamlı olmalı diye içimden geçiriyorum, günahların döküldüğü tavaf edilen Kabe, Altınoluk Hacer ül esved taşı hala görünmüyor. Heyecanımız dorukta ama hala görememenin telaşı da var. Mekke'ye ilk girdiğimizde onu görmeliyim ilk dileğimi iletmeliyim.
Yıllarca Hayal ettiğimiz o mübarek, o muhteşem, milyonların gönüllerinin birleştiği, dünyanın unutulup Rabbimize yöneltilen, o muhteşem manevi yolların kesiştiği dua deryası duaların kabul olduğu muhteşem Kabe nerede?
İlk saat Kulesi'ni gördüğümde içimden İşte Kabe, İşte muhteşem manevi Merkez, Arzın Merkezi dedim. Sonra orası Otel dediler Ellerimi sürüp Resulü anacağım, Allah'ıma en sır, en önemli dualarımı yapacağım Kabe daha büyüktür diye düşündüm.
Nihayet hocamız geldik dedi. Heyecanlı heyecanlı otobüsten indik bazıları sakin olmasına rağmen yeni gelenler Allah’ım Kabe neresi daha nerede? Onu görme, duygu ve heyecanı arayış, gözyaşları arasında Hasan,
• Hocam Kabe nerede?
• Ileride yüksek duvarların olduğu büyük kapıdan gireceğiz. Ondan sonra Kabe’yi göreceğiz dedi.
Yılların Özlem, Hasret, büyük müjde, arınma mekanı neden ilk Mekke’ye girer girmez görmüyorum da o dev saat Kulesi’ni görüyorum. Kabe’den büyük, ondan ihtişamlı, onu gölgeleyen bina ne olursa olsun kabul etmiyorum.
Ben ilk Kabe’yi görmek istiyorum. Ah Kabem seni niye sakladılar, seni engelleyen bütün duvarları mekanları yok edebilsem. Mekke’ye ilk girişimde Keşke seni görebilseydim. Keşke imkanım olsa da seni bütün dünyaya göstersem.
Allah'ım, yarabbim onu görmemizi engelleyenlerin tamamını kaldır.
Gönüllerimizde ki rüyalarımızda ki manevi Merkez, kalplerin Allah'a yöneldiği kabemizi engelleyen bütün yapıları ne varsa kaldır diye dökülen yaşlarla birlikte dua ettim.
Nihayet yüksek Duvarlarla çevrili büyük kapıdan içeri girdik. Kimi ağlıyor kimi Şaşkın gözleri iyice açılmış onu arıyor.
- işte o işte Kabe.
Aman Allah’ım insanlar etrafında dönüyor yani tavaf ediyor. Kimisi Kur’an okuyor, Kimisi hayran hayran oturmuş onu seyrediyor.
Ellerimi açtım ilk önce kavuşturan Rabbime şükrettim, kendinden başlayarak ana, baba vesaire duaları arka arkaya sıraladım.
Bir ara kol kola girmiş Kabe'ye doğru (Lebbeyk) yürüyen Asap gözümün önüne geldi. Kabe’nin kapısından çıkarılıp kırılan putlar, sonra Peygamberimizin ümmetine en son mesajı Veda Hutbesi aklıma geldi. Peygamberimiz ve ashabının Mekke'ye kan dökmeden gelişi...
Şimdi de Kabe’nin kapısı ile Göz Göze Geldim ona sarılmış ağlayanlar Sanki başka bir dünyadayım. Ezan okunmaya başladı. Renkleri, Irkları ortadan kaldıran, kalpleri birleştiren, gönülden gönüle Allah’a yönelmiş, Yalnız ondan isteyen binler.
Bilal sanki ezan okuyor, ara sıra nefes alırken sanki karnına konan taşın acısını hissediyor gibi geldi.
Namazı kıldık dünyadan renkleri, ırkları, dilleri farklı insanlar ama hepsi Allah'a yönelmiş sadece ve sadece onu istiyor.
Tavaf bitti, iki rekat namazımızı kıldık, Safa ile Merve arası saya başlamadan etrafa bir baktım bir kısım insanlar dualarla tavaf ediyor.Herkes sakin ne kadar çok ibadet ederim gayretinde.
Kafamı kaldırdım, sanki üzerime yıkılacak gibi göğü kaplamış Kabe’nin üzerinde dev bir bina, Kabe'ye yukarıdan bakma ya onu gölgelemeye, onu sarıp çevrelemeye kimsenin hakkı yok. Allah'ım onu görmemize engel olan etrafında ne varsa kaldır.
Onun nurunu, ihtişamını, Geçmişten geleceğe yolculuğunu, ahiret bir provasındaki büyük görevi engelleyen, gölge düşüren ne varsa onu kaldır Allah'ım.
Onu Mekke’ye ilk girişimizden yanına varıncaya kadar lebbeyklerle doya doya seyrederek ziyaret edeceğimiz günleri göster.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.