İslam’da ilk harp Bedir Savaşı
Mekke ve Medine arasında bulunan Bedir adını bir su kuyusunun veya su kuyusunu kazan kişinin isminden almıştır. Medine’nin 120 km kadar güneybatısında Kızıl Deniz Sahili’ne 20 km uzaklıkta Medine-Mekke yolunun Suriye kervan yolu ile birleştiği yerde bulunan küçük bir yer idi. Kasaba halkı ise burada konaklayan kervanlardan hizmetleri karşılığında aldıkları parayla ve hayvancılıkla geçinen bedevilerdi. Büyük Bedir Gazvesi, Ramazanın 17 günü Hicri ikinci yılında gerçekleşmiş, Ramazanın 18 gününde olduğu rivayet edilmiştir. İslam toplumunun ve devletinin oluşmasından sonra Hicretin birinci yılından sonra ayetler gelmeye başlanmıştır. Allah (c.c) Hac Suresi 39 Ayeti Kerimesinde şöyle buyurmuştur. “ Kendilerine savaş açılanlara, zulme uğradıkları için savaşma izni verildi. Şüphesiz ki Allah (c.c) onları muzaffer kılmaya kadirdi.”
Her şey Kureyşin kervanıyla başlamış kervanı Müslümanlar’ın yolunu kesecek ve müşrikler bunun bahanesiyle savaşa başlayacaktır. (13 Mart 624) tarihinde Zaten müşrikler savaş hazırlığını yapmışlardı. Müşriklerden buna karşı olanlarda çıktı ama Ebu Cehil bunların hepsini galeyana getirerek Müslümanlara karşı yürüttü. Müslümanlar sayıca çok azlardı bir münazara olsa nasıl karşı koyacaklardı. Medine’ye dönseler oradaki müşrikler ne diyecekti. Dışardan nasıl görünecekti savaşamadılar kaçtılar diyeceklerdi. Müşrikler sayıca çok fazla idiler. Sayıları bin kişi civarında idi. Bunun Yüz kişisi süvari, Yedi yüz kişisi develi kalanı da yaya idi. Hem adetçe üstün, hem de hazırlıklıydılar.
Saf saf olup harp sahnesinde durdular. Manzara çok garip idi iki ordu birbirine yaklaşıp karşı karşıya geldiği zaman birbirleriyle dövüşecek olanların baba ile oğul kardeş ile kardeş, dayı ile amca oldukları görüldü. Hepsi kardeş, akraba bir tarafta Müslümanlar Allah yolunda Cihat etmek isteyenler bir tarafta ise müşrikler sadece Müslümanlığı kabul etmemek için uğraşanlar ama Allah (c.c) her zaman yardım eden ve koruyandır. Peygamberimiz de askerlerini saf saf dizdi sancaktar tayin etti. Muhacirlerin bayrağını Mus’ ab B Umeyr Hazrac’ ın bayrağını Hubab B. Münzir Evs’ nin bayrağını Sad B Muaz taşıyordu. Peygamberimiz elini kana bulamamak için ayrı bir yerde Hz. Ebu Bekir ile birlikte Allah’ a yönelip secdeye kapanıp dua ediyorlardı. Yarabbi bana verdiğin yardımı bugün lütfet diyordu. Rabbim bu duaya karşılık olarak Kamer Suresi 45 ayette şöyle buyurmuştur; Bütün bu toplananlar hezimete uğrayıp dağılacaklar ve kaçacaklar. " (el-Kalem, 68/45). Cenab-ı Hak vaadini müjdeledi. Zafer ve Nusret Müslümanlarındır. Peygamber Efendimizin zamanında da olsun şimdiki zamanda da olsun sadece Müslümanlığı istemeyip Allah’ın verdiği bu büyük lutfu yok etmeye çalışanlar hiçbir zaman hedeflerine ulaşamayacaklar Allah (c.c) İslamiyet’i Peygamber Efendimiz son Peygamber olarak vermiştir. Allah (c.c) bize Müslüman olmayı Müslüman gibi yaşamayı nasip etsin nice zaferler, nice güzel yerlere gelmeyi Cümlemize nasip etsin Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.