Sosyal ve kültürel değerler insanlar arasındaki duygusal ve ruhsal etkileşimin bir sonucu olduğundan, insan duygu, düşünce, akıl ve bilincinin rolü ekonomik yaşamın vazgeçilmez ve ihmal edilemez bir yönüdür. İster toplumsal ister bireysel olsun, insanoğlu doğadan ve başkalarıyla olan ilişkilerinden bağımsız değildir. İnsan hem kendi bilincinin hem de toplumsal ve kültürel değerlerin kontrolü altındadır.

Bunları ekonomik açıdan değerlendirdiğimizde, insan üretim, tüketim, iş bölümü, dağıtım ve değişim gibi ekonomik faaliyetlerde asla özgür değildir. Bu faaliyetlerde insanoğlu din, ahlak, hukuk ve estetik gibi kutsal değerler tarafından yönetilir ve analiz edilir. Buna karşılık, din, ahlak, hukuk ve estetik tarafından yönetilmeyen her türlü ekonomik faaliyet, insanı hem bireysel hem de toplumsal olarak ezer, aşağılar ve sömürür. Kapitalist ve komünist sistemlerin böyle bir denetimden yana olmadıkları için insanlığı kan ve gözyaşına boğdukları çok iyi bilinmektedir. İslam ekonomik sistemi insanlık için öğrenmeli ve yaşamalıdır.