İçimizdeki cevher
Mantık, felsefe ve kelamda kendinden kaim olan, bir şeyin özü, nesnelerin ondan teşekkül ettiği doğal yapı veya kaynağı olup kendisinin kaynağı bulunmayan, kendi başına olan anlamlarına gelen cevher kavramı, kimi zaman cins, kimi zaman da türler yerine kullanılmıştır.
İnsan doğar, büyür ve ölür. Mesele doğduktan sonra başlamaz mı zaten. Aslında herkes doğarken bir yetenekle gelir bu dünyaya. Kimi cevherler hemen keşfedilir. Kişi kendini tanıdığı an çıkarıverir o cevheri dışarı. Kimileri de çıkaramaz onu içinde saklar. Aslında sakladığı için değil saklamak zorunda kalır, unutur onu bir köşede. Çok ağır ve zor sorumluluklar yüklenmiştir belki de omuzlarına. Kendisine sıra gelmesini beklemiştir yıllarca. Çocukluk yılları iyi geçmeyen ailevi nedenlerden maddi ve manevi zorlukları yüklenen o çocuklar kendine zaman ayıramaz, aslında ben kavramından uzaktırlar. Bakmakla sorumlu olduğu ailesi vardır. Küçük anne ve babalardır onlar. Hevesleri vardır. Hayalleri çok büyüktür, umutla ve sabırla gerçekleşmesini beklerler. Şu an ki birçok yetişkin o geçmişteki küçük anne babalardır işte. Onlar hem çok güçlü hem de en büyük cevherlerdir. Eğitimden geri kalanları ötekileştirilmiştir. Sen ne bilirsin? Bunu yapamazsın! Diyerek yargılanmışlardır yıllarca. Halbuki bilmezler ki onun içinde olan biteni. Yaşadıklarını, yaşayamadıklarını bilmezler. Dışardan bakınca anlaşılsaydı her şey nede kolay olurdu gerçekten.
İnsanları yargılamadan önce dinleyip, anlamak lazım. Bu durum hayatın her yerinde böyledir aslında ama insanların birbirine olan saygısız ve tahammülsüz davranışları ne yazık ki bizleri bu günlere getirdi. Eğitim çok önemli ailede başlayıp okulla ve çalışma ortamıyla devam eden hayatımızın her şeyi…. Bazı insanlar çok büyük eğitimler alıp kendini geliştiremezken bazı insanlarda var ki okul eğitimi yarım kalmış fakat kendini öyle bir geliştirmiştir ki hayran kalırsınız. Bu insanlar işte cevherdir. İnsanoğlunun isteyip te yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Kendimize inanalım ve güvenelim yeter ki.
Mesela; eski zamanlarda adet ve töre zamanlarında kadına söz hakkı, çalışma özgürlüğü verilmemiş, evliyse eşinin hizmetkarı, çocuklarının da annesi görevi verilmiş. Kimilerinin çok güzel sesleri varmış, kiminin de el becerileri yetenekleri varmış. Bu özellikleri sürekli bastırılıp görmezden gelinip hatta bir suçmuş gibi tepki gösterilmiştir. Öylesine güzel cevherler elimizden kayıp gitmiştir. Zaman, mekân, insan, doğduğun ev vs. mutlaka bir engel karşımıza çıkabiliyor. Önemli olan elimizden geldiği kadar kendimize güvenmek yapabilirim diyebilmektir. Zorlu yollardan geçerek olacak belki ama sabrederek sonunda hayallerimize kavuşmanın verdiği hazla bu zorlukları teker teker aşabiliriz. Her insanın bir hayat hikayesi var ama bu hikayeleri güzel sonlara kavuşturmak, bu hikâyeyi yeniden yazmak senin elinde…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.