Hamamönü’nün manevi ruhu ekonomiye kurban
Sevgili okurlar…
Doğma olarak Altındağlı olmasam da Altındağ’da büyümüş biri olarak Hamamönü’nün Ramazan ile nasıl eşdeğer olduğuna şahidim. Yıllar içerisinde değişen ve dönüşen Hamamönü, son 10-15 yılın Ramazanında adından sıkça söz ettirdi.
Ramazan ayı geldiğinde Hamamönü’nde sahneler kurulur, her akşam iftarı takiben konserler yapılırdı. Hamamönü’nün o dar sokaklarına stantlar yerleştirilir, bir ay boyunca birbirinden eşsiz tatlar ve birbirinden farklı eğlence noktaları başkentlilere unutulmaz anlar sunardı. Sadece Altındağlı vatandaşlar değil, başkentin her noktasından insanlar akın akın Hamamönü’ne gelirdi. Hamamönü’ndeki mekanlarda iftar organizasyonları yapılır, değerli dostlarla saatlerce aç ve susuz kalınan günün ardından muhteşem muhabbet sofralarında oturulurdu. Haliyle Ramazan, Hamamönü’nde bir başka yaşanırdı. Peki, bu sene Hamamönü’nde Ramazan ruhu nasıl?
Bu sorunun cevabını geçtiğimiz gün Hamamönü’nde yaşadığım bir diyalog ile anlatmak istiyorum. Ofisimizin Hamamönü’nde bulunması nedeniyle oruçlu geçirdiğimiz bu günlerde güzel bir hava alma fırsatı da bizimle oluyor. Ofis arkadaşlarımızla bunaldığımız dakikalarda yukarıda söz ettiğim Hamamönü’nün o sokaklarına atıyoruz kendimizi. Hem Ankara’nın tarihi ve kültürel mekanını soluyor hem de hava almış ve kendimize gelmiş oluyoruz. İşte öyle bir an Hamamönü’nde gezintiye çıktım.
Bir taraftan kurulan stantları inceliyor, bir taraftan da mekanlardaki Ramazan menülerine göz atıyordum. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlardan dolayı iftar menülerinin cep yaktığına şahit oldum. Arkadaşımla fiyatları istişare ederken, işletme sahiplerinden biriyle de kısa bir sohbet etme fırsatı yakaladım. Kişi başı menü fiyatları organizasyon yapılsa ne kadar olur? diye bir de soru sordum. İşletme sahibinin verdiği cevap bir hayli şaşırtan cinsten oldu.
Daha önceki yıllarda Hamamönü’nde iftar yapmaya giden biri olarak biliyorum ki; eskiden Ramazan’ın başında bir fiyat belirlenir, bir ay boyunca menüler o fiyatlar üzerinden satılırdı. Ancak iş yeri sahibi kendince haklı olarak fiyatların yalnızca birkaç günlük olduğundan söz etti. Şaşırdım. Öte yandan üzüldüm de… Bu durumun sebebini ise günlük olarak değişen et fiyatları üzerinden açıkladı. “Kıyma 440’tan 480 olmuş, menüler 320’den 400’leri bulacak” sözleri ile de destekledi aklından geçenleri. Düşünsenize artık 4 kişilik bir aile Hamamönü’ne iftar yapmaya kolay kolay gidemeyecek. Hamamönü’nde kurulan o sahne de artık yok. Yani konserler ve şiir akşamları da olmayacak. Vatandaşlar evinde iftar yapsa bile vakit geçirmeye Hamamönü’ne gelemeyecek.
Şunu anlamış oldum ki; oruçlu insan sayısının azaldığı bu yıllarda Ramazan ayına özel ve Ramazan’a özgü mekanlar da önemini yitiriyor. Bu düşüncelerle sözlerime Cengiz Numanoğlu’nun “Hoş geldin On Bir Ayın Sultanı” şiirinden şu satırlarla son vermek istiyorum:
“Hoş geldin! Beşerin gönül köşküne,
Şahit ol ki; ibadetler meşkine,
Ve Hazreti Muhammed’in aşkına
Hoş geldin… Ey on bir ayın sultanı.”
Ne diyelim; şairin sözleri ile Ramazan’a hoş geldin derken, Hamamönü’nün o eski şaşalı dönemlerine geri dönülmesini niyaz edelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.