Garip Ulus
Türkiye’nin başkenti Ankara, Ankara’nın başkenti ise hiç şüphesiz Ulus’tur.
Ankara’nın en eski yerleşim yeri olan Ulus ve çevresi pek çok kadim devlete ev sahipliği yapmış, geçmişte Ankara’yı başkent olarak seçmiş bazı medeniyetleri de bağrında ağırlamıştır.
Ulus, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Milli Mücadele’nin de kalbi ve beyni konumundadır.
Bu yüzden tarihin en eski ve en önemli şehirlerinden birisi olan Ankara’nın Ulus semtinde kafanızı nereye çevirirseniz birçok farklı medeniyete ait izlerle karşılaşmanız mümkündür. Deyim yerindeyse bu toprakların altından tarih fışkırmaktadır.
Farklı dini inançlara saygı ve hoşgörünün en güzel örneği de burada somutlaşmıştır. Roma döneminde yapılan ve Hristiyanlar için bir hayli önemli Augustus Tapınağı’nın Osmanlı döneminde hoşgörü çerçevesinde yıkılmayarak Hacı Bayram-ı Veli Cami ile iç içe geçtiği ve yüzyıllardır birlikte ayakta durdukları görülmektedir.
Bu toprakların altındaki saklı hazineler ise yıllardır tarih turizmine kazandırılmayı beklemektedir.
1957'lerdeki yanlış imar planlamalarının ardından Ulus gün geçtikte önemini maalesef kaybetmiştir. Türkiye’nin en önemli kurum ve kuruluşları Ulus ve yakın çevresinde iken yıllar içinde yavaş yavaş terk edilmeye başlandı. Türkiye’nin kalbi konumundaki Ulus’ta resmi kurum hemen hemen kalmadı gibi… Meclis binası, Bakanlık binaları, Büyükşehir Belediye binası ve pek çok resmi ve özel kurum kuruluş yıllar içinde başka ilçelere taşındı, Ankara basınının Babıali’si olarak adlandırılan Ulus Rüzgarlı Sokak’taki daktilo ve klavyelerin sesleri kısıldı.
En son Ankara Valiliği, Ulus’taki tarihi binadan taşınarak Sıhhiye’ye yerleşti. Valiliğin de bu terk edişi Ulus’u bir hayli hüzünlendirdi. Binlerce yıldır yönetimin merkezi konumundaki Ulus, dümeni iyice kaybetti.
Ulus’taki bu ayrılışlar yaşanırken tarihi yerleşim yerinde bulunması istenmeyen pavyon gibi eğlence yerleri bir türlü kaldırılamadı!
Yanlış imar planlamaları sonucu düzensizce inşa edilen yapılara yeterince müdahale edilemedi. Ulus yıllar içinde yetimleşti, garip kaldı, bazı yerlerine sahip çıkılmadı. Onun için sormak gerekir “Bu gidiş neden?” diye. Tarihi geçmişi ve hafızası olan bir yer dururken kurumların başka noktalara kaydırılması bana pek de mantıklı gelmiyor ya size?
Fiziki yetersizliği anlarım ama bu gerekçe terk etmeyi gerektirecek tek bir neden değil. Keşke Ulus’u daha da güzelleştirip terk etmeseydik, tarihi geçmişimizin ne kadar kuvvetli olduğunu ve ağır bastığını bu alanları daha da canlı tutarak gösterebilseydik diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum yoksa?
Not: Merak edenler için belirtmek istiyorum ki Ulus’taki pek çok tarihi bina şu an müze olarak hizmet veriyor. Tarihi binaların bir kısmı ise bir üniversite devredilmiş durumda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.