Galatasaray’a Herkesin İhtiyacı Var
Turuncudan iz taşıyan sarı,
Vişneye çalan koyuca bir kırmızı…
Çocuk yaşta aşık olmuştum bu renklere.
Büyüdükçe, öğrendikçe, tanıdıkça daha da sevdim.
Çünkü bu renkler, 112 yıl evvel adı konulan bir tavrın silüetiydi.
18 yaşındaki Ali Sami Yen ve arkadaşlarının belirlediği bir tavırdı bu.
1- Bir renge ve isme sahip olmak
2- İngilizler gibi toplu halde oynamak
3- Türk olmayan takımları yenmek
Bu tavrın kökleri 1481’e kadar iner, ancak biz 1905’ten sonrasına bakalım.
112 yıl içinde belirlenen hedefler sırasıyla gerçekleşti.
Galatasaray bir isme ve renge sahip oldu.
Futbolu öğrendiği İngilizlere zamanla parmak ısırtır oldu.
İspanyol, İtalyan, Alman… Önüne geleni devirir oldu.
Nihayetinde zirveye çıktı.
Üstelik zirveye çıktığında kadrosunda sadece 3 yabancı futbolcu vardı.
İşte, Galatasaray’ı diğer kulüplerden ayıran en önemli özelliği budur: Türk gençlerinin, yani bizim çocukların neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterebilmesi.
BİZ BÖYLE TANIDIK, SEVDİK
Üstelik Galatasaray bu iddia ile sınırlandırılamaz.
Fazlası da var…
Aynı zamanda tarihtir, kültürdür, gelenekleri olan asırlık bir çınardır Galatasaray.
Baba Gündüz liderliğidir.
Metin Oktay centilmenliğidir.
14 yıl şampiyon olamasa da ‘sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar’ nidalarıyla inleyen tıka basa dolu tribünlerdir.
Daima ilklerin takımı, adresi olmasıdır.
Hücum futbolunun kendisine çok yakışmasıdır…
Bugün, geleceği tehdit altında.
SOYUP SOĞANA ÇEVİRDİLER
Asırlık vizyonun ürünü, ülkenin en önemli markalarından biri olan bu camianın bugün düştüğü durum beni üzüyor.
Son 15 yılda birileri kulübü soyup soğana çevirdi ve bir Allah’ın kulu hesap soramıyor.
Duramayasıca başkan da bu rezaletin bilançosunu çıkartmış, her şeyi biliyor.
Ancak o meşhur mali raporu saklıyor. Kimseye göstermiyor.
Eldeki en değerli mal, Riva satılmış ve elde edilen 508 milyon liralık gelir bankaya 342 milyon liraya kırdırılmış.
Toplam borç azalacağı yerde artmış.
Başkan Dursun Özbek, ‘‘Son 1 yılda 1 lira da olsa kâr edeceğiz. Artık zarar etmeyeceğiz’’ demiş.
Sonuç: 1 yılda 200 milyon lira zarar. Önceki yıllardan kalan enkazı saymıyoruz bile. Rakamlar baş döndürücü!
Misyonu Avrupa’da oynamak olan kulübün seneye Avrupa’ya gitmesi hayal olmuş. Geçen sene de gidememiş. UEFA ‘dur’ demiş. Takım havlu atmış. Fenerbahçe bu sezon tüm branşlarda 39 karşılaşmadan 33’ünde bizi yenmiş. Kulübü başkanın kardeşi Mehmet Özbek yönetir olmuş. 1,5 yılda 4 teknik direktör değiştirilmiş vs. vs.
DAHA ACISI DA VAR
Bir iki yıl şampiyon olamamak ya da borçlar bitirmez Galatasaray’ı.
Sportif başarısızlık ve artan borçlar bir tarafa, camianın vizyonunu, hedefini kaybetmiş, o eski kimliğinden uzaklaşmış görüntüsü acıtıyor içimi.
Ümit yok mu? Var tabi, olmaz mı!
Kiminin umudu Fatih Terim, kiminin umudu Ünal Aysal, kiminin umudu da birilerinin (Çin’den mesela) gelip kulübü satın alması ya da ortak edilmesi. Ancak o şekilde başarı elde edileceğine inanması. Umut işte, taraftarın ekmeği…
Hala, çözümü isimlerde ve parada arıyoruz.
Yazık, hiç ders alamamışız.
Kupa kazanamamaktan daha elzem bir sorunumuz var.
Bir taraftar olarak beni asıl rahatsız eden şudur:
Asırlık çınar, bir grup futbolcunun elinde oyuncağa dönüştü.
Kulübün menfaatleri, menajerlere peş keş çekilir oldu.
Galatasaray mücadelenin, inancın değil rantın adresi oldu.
Bu vaziyet Galatasaray’ın mevcut yönetimi ile Ünal Aysal yönetiminin ortak eseridir.
Balkanlar’da, Çanakkale’de, 1. Dünya Savaşı’nda futbolcularını cepheye gönderen, birçok şehit veren camia, bugün terör örgütü üyesi isimleri ihraç ederken tereddüt eder oldu.
Bu durum, bir yönetim beceriksizliğidir.
BİR PARÇA UMUT
Gelinen nokta hazin.
Ancak MFÖ’nün dediği gibi, benim hala umudum var.
Galatasaray’da küçük tohumlar var filizlenen.
Onlar benim umut kaynağım.
Eğer bu kulübün bir geleceği varsa, onların elinden olacak.
Örnek; bu gidişe dur demek için imza toplayan, çoğu genç 700 kongre üyesi var Galatasaray’da.
Üstelik içlerinden birinin ön plana çıkıp bu kampanyayı sahiplenmesi kendine yontması durumunda, ‘İmzaları geri çekeriz. Bizim derdimiz Galatasaray. İsim ya da unvan değil’ diyen gerçek taraftarlar bunlar.
Örnek; U-17 Milli Takımımızın 6 oyuncusu Galatasaray altyapısında forma giyiyor.
Başka söze gerek var mı?
Bu umudun üzerinde bir de gölge var tabi.
Karamsar olmak istemiyorum ancak, eğer bu ay içinde seçime gidilmezse, sarı kırmızı parçalı formanın asaleti günden güne yitip gidecek.
Eğer, 20 milyon taraftarı olan asırlık bir camia, bu yönetim karşısında işi seçime kadar vardıramıyorsa Galatasaray bitmiş demektir.
Ne yapıp edilsin, seçime gidilsin.
Tek başına bir çözüm olmasa da bir başlangıç olur.
Galatasaray’a herkesin ihtiyacı var.
Sadece Galatasaraylıların değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.