FETÖ’nün Hindistan’daki hükûmet darbesi - 1
Gazeteci Fuat UĞUR, birkaç gün önce FETÖ’nün Özbekistan’daki darbe girişimini satırlarına taşımıştı. Ne diyordu UĞUR: “Örgüt adeta 15 Temmuz darbe girişiminin provasını 1999 yılının 16 Şubat'ında Özbekistan'da uygulamaya sokmuştu. Hedef Özbekistan Devlet Başkanı İslam KERİMOV'du. O gün Başkentte başlatılan bombalı saldırılar herkesi şoka uğrattı. Ülkede ‘Cemaat okulları’ vardı ve öteden beri Kerimov'un takibindeydi ama böyle bir darbe teşebbüsü olabileceği tahmin edilmiyordu.”
FETÖ’nün Özbekistan’da çevirdiği dolaplar ve sonrasında merhum KERİMOV gibi basiretli bir liderin net tavrıyla burnunun yerde sürtmesi, Türk kamuoyunda az çok bilinir. Hatta Türkiye-Özbekistan ilişkileri bu nedenle buz gibidir. Ancak FETÖ’nün kamuoyunda hemen hemen hiç bilinmeyen, bilenlerce de henüz dillendirilmeyen ve Türkiye’nin başını uluslararası camiada derde sokan bir münafıklığı daha var: 1996’da Hindistan’da muhalif gruplarla işbirliği yapılarak gerçekleştirilen Hükûmet Darbesi.
Bir farkla, Hindistan’daki vakıa başarısız bir girişim değil; maalesef sonuna kadar başarılı olmuş fütursuz, pervasız, ahlaksız bir darbedir. Darbenin detaylarına ve FETÖ ile ilgisine geçmeden önce Hindistan’ın yakın geçmişini çok kısaca anımsamakta fayda var.
Hindistan’ın milli kahramanı ve büyük lideri Mahatma GANDİ 1948’de kurşunlanarak, halefi Cevahirlal NEHRU 1964’de şaibeli bir kalp krizi geçirerek, onun halefi İndira GANDİ 1984’de kendi korumalarının suikasti sonucu, yerine geçen oğlu Rajiv GANDİ ise 1991’de bir seçim gezisi sırasında bombalı saldırıya uğrayarak öldürülmüştür. Gandi ailesinin siyasi çizgisini takip eden Narasimha RAO ise 1996’da patlak veren bir yolsuzluk iddiasıyla istifa etmek zorunda kalmış ve yerine radikal Hindu ve aşırı milliyetçi bir siyasal akım olan Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) lideri Atal Bijari VAJPAYEE yönetimi ele geçirmiştir.
1996 yılında Hindistan’da gerçekleştirilen darbenin iki aktöründen biri, işte bu Vajpayee yönetimidir. Diğeri ise FETÖ’dür. FETÖ’nün rolünü ve darbenin gelişimini anlatmadan önce neden böyle bir darbeye gereksinim duyuldu sorusunun cevabını vereyim:
Gandi çizgisi, geçmişe sünger çekip Pakistan ile iyi ilişkiler kurmayı hedefleyen bir politika izliyordu. Nükleer programlar konusunda da çok istekli görünmüyordu. Oysaki ülkenin derin devleti konumundaki Hindistan İstihbaratı (RAW), başta Vajpayee’nin partisi BJP olmak üzere aşırı milliyetçi oluşumları destekliyor, yayılmacı temellere sahip şahin bir politika izlenmesini savunuyordu. Kaldı ki Vajpayee’ye gelinceye değin Hindistan liderlerinin nasıl bir sona uğradığını az önce kısaca belirttim. 1996 yılının başlarında Hindistan’ı yöneten RAO Hükûmeti, iktidarı boyunca RAW’ın kontrollü eylemleri, komploları ve kumpasları ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Keşmir’de patlayan ve halkı provoke eden bombaların altından da Ayadha şehrindeki tarihi Babür Camii’nin yıkılmasının altından da RAW çıkıyordu. RAW’ın kışkırtmalarına kurban giden Hindular, Müslümanlar ve Sikhler arasındaki kontrollü çatışmalar bitmek bilmiyordu.
Nihayet RAW’ın iktidarı devirmek için düğmeye basma zamanı gelmişti. Ama yeni bir kurban lazımdı. O sıralar Hindistan ile büyük ölçekli ticari ilişkileri olan Türk iş adamı Tuncay ALANKUŞ’ın adı gündeme geldi. Bu kişi, Türkiye’de Fetullahçı teröristlere haraç (himmet) vermeyi reddettiği için onlarla sürekli didişmek zorunda kalıyordu. Daha fazla zarar görmemek için yatırımlarının bir kısmını Rusya’ya kaydırmış, orada bir fabrika kurmuştu. Tuncay ALANKUŞ 37,2 milyon USD bedel karşılığında 200 bin ton gübre satmak için Hindistan’ın kamu iktisadi kuruluşu NationalFertilisers Limited (NFL) ile anlaştı. Gerekli prosedür aşıldıktan sonra ilk parti 100 bin ton gübre Hindistan’daki alıcı şirkete teslim edildi. İkinci parti 100 bin ton gübre ise Hindistan sınırı girişinde ülkeye kabul edilmeyerek sebepsiz yere bekletildi. 100 Bin ton gübrenin bir şekilde bozulmasına neden olundu. İşte Hindistan’daki hükûmet darbesinin fitili de bu olaya dayandırılarak ateşlendi. İkinci parti gübrenin bozuk mal olduğu, dahasıALANKUŞ’un Hindistan’a hiç gübre sevkiyatı yapmadığı, hesabına geçen 37,2 milyon USD’nin de haksız bir ödeme olduğu gazete manşetlerine taşındı. Güya iktidardaki RAO’nun oğlu Prbhakar RAO ile NFL Başkanı’nın oğlu Chandra YADAV, gübre ihalesini kazanan ALANKUŞ’a peşin ödeme yaparken kendileri de bu işten yüklü komisyon almışlardı. Hindistan’da kızılca kıyamet koptu. Hükûmet istifa etmek zorunda kaldı. Tuncay ALANKUŞ ve ortakları hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. Zaten iyi olmayan Türkiye-Hindistan ilişkileri iyice gerildi. Türkiye, mevcut durum zaten yeterince hassas olduğu için Türk şirketinin haklarını hiçbir şekilde savunmadı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.